14 Ocak 2016 Perşembe

HATAY MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ'NİN FAHRİ DOKTORLUK UNVANIYLA ÖDÜLLENDİRDİĞİ, DİNARIN ÖVÜNCÜ YAZAR-ARAŞTIRMACI MEHMET TEKİN


LOZAN SARIOĞLU'NUN YAZISI - dinar.bel.tr'den alınmıştır


KELTELER DEĞİRMENLERİ VE BALIK AVI

 

Yaşlı olanlar hatırlayacaklardır Kelteler değirmenlerini, şimdiki TAN-SA binasının güney tarafında üç tane değirmen vardı. Suçıkandan gelen ve  gür  akan  su  Suçıkan caddesindeki on kadar değirmeni çalıştırdıktan sonra  Kelteler’de üç büyük değirmenin  de taşlarını  çevirip   ön tarafta bulunan yaklaşık yüz elli metrekarelik havuzda toplanarak, düden suyu ile birleşmek üzere danaoğlu bağına doğru ilerler,yeniyol ilkokulunun kenarından geçerek  saz mevkisine doğru yol alırdı.

Dinar’ın geçmiş yıllarını yazanlar kelteler değirmenlerinden hiç bahsetmemişler, Suçıkan toplama havuzu daha yapılmadan Menderes un fabrikasının önünden akıp gelen menderes  nehri suçıkan  yol boyunca  ondan fazla değirmeni çalıştırarak şimdiki “üçgen park” olarak bilinen  yerden Tansa sokağını  takiben, Akbank’ın  arkasından  TAN-SA binasının güneyinde üç  büyük  kelteler değirmenleri  oluklarına  akar, bu değirmenleri   çalıştırdıktan sonra  üç değirmenin  yaklaşık  yüzelli metrekarelik havuzunu  doldurup   Canefenin bahçesini takiben şimdiki istasyon köprüsünün   olduğu yerlerde kıvrılarak adliye lojmanlarının bulunduğu  binaların önünden,eski mezbaha neye   geldiğinde batıya doğru  yönelir,saz mevkisine kadar bataklıklar içerisinde yatağından   taşarak ilerler  giderdi.

Değirmenlerden birisi Osman Koç, birisi şimdi İzmir’de yaşayan Necmettin Emeklinin Babası Fahri Emekli,diğeri de Abdullah Bilengil’in dayısı macur Adem  tarafından çalıştırıldı.  Zaman zaman müstecirler değişmiş macur Selimenın babası ve Yaşar Karahan’ın (cici yaşar) babası Ali Karahan tarafından da çalıştırılmıştır.O yıllarda Dinar nüfusu  Beş bin civarında ve halkın çoğunluğu çiftçi olduğu için tarlasından kaldırdığı buğdayı tüccara satar,bir kısmını tohumluk ayırır kalan kısmını da bu değirmenlerde  bir yıllık yiyeceği ekmeklik  un haline gelmesi için öğütülürdü.Kelteler değirmenleri  İlçe’de oturanların buğdayını öğütürler,köylerden gelenler ise Suçıkan caddesindeki değirmenleri tercih ederlerdi.Kelteler değirmenleri hiç boş kalmaz gece gündüz devamlı çalışırdı.

Radyonun dışında hiçbir eğlencesi olmayan bazı kişiler boş zamanlarında eline aldığı oltasıyla balık avlamak için Kelteler değirmenlerinin önündeki havuzdan avlanmaya başlarlar,  özellikle  taş balığı diye bilinen  yağlı ve bir karışı geçmeyen boyda  balıkların yanı sıra ak sazan, kara sazan, çok nadir de olsa   halkın Dişli olarak tabir ettiği turna balıklarının küçükleri  avlanırdı.Balık o kadar boldu ki,   tül perdelerden bozma çuval biçimindeki aparatın başına çember şeklinde bir ince demir geçirilir, bir kişi    tarafında suyun kenarına yerleştirilir, diğer kişi de bir sopayla  üç beş metre ilerden suyu karıştırarak balıkların torbaya girmelerini  sağlayarak kilolarca balık birkaç saat içerisinde avlanırdı.Geceleri bu suda balıkların hopladığını seyrederdik.Yüzmesini ılıca havuzlarında öğrenmiş olan gençlerin nadir de olsa burada  yüzdüklerini de görürdük,Fakat çocukların yüzmelerine müsaade edilmezdi,çünkü  su  hem derin  hem de alt kısımlar hızlı akışı nedeniyle  normal bir kişiyi götürebilecek durumda seyrederdi. Çocuktuk fakat aklımız erdiği kadarıyla hatıralarda kalan üç,beş çocuğun boğularak öldüğünü  duymuştum. Hatta Bir defasında değirmenlerin önünde akıp giden  ve Menderes nehrinin  çoğunluğunu oluşturan  buraya serinlemek için girmiş iki çocuktan birisi boğularak ölmüş,diğeri   ise  şimdi İzmir’de yaşayan Necmettin Emekli’nin abisi Necip Emekli tarafından kurtarılmıştı.Kurtulan çocuk Dinarlı tüccarlardan Hasan Tokgöz’ün yakınlarından birisi olduğu için Hasan Bey tarafından Necip emekliye bir takım elbise diktirilerek hediye ettikleri söylenirdi.

Suçıkan caddesi  Rahmetli bakkal Orhan Gönüllü’nün evinin önünde  başlayan  değirmenler, yukarıda   Menderes un fabrikasının altına kadar devam eden yaklaşık ondan fazla  Suçıkandan  gelen su ile çalışan değirmenler vardı.Bu değirmenler de genellikle köylerden buğdayını öğütmek için gelenler tarafından  dolar taşardı.  Hemen hemen  şehrin en işlek ve kalabalık semti bu yol güzergahıydı, seyyar köfteciler, simitçiler,dondurmacılar, manavlar ve kasapları burada görmek mümkündü. Menderesin geçtiği yerlerde büyük kayalar,taşlar olduğu gibi durgun akan kısımlar da vardı. Balıkçılar bu yerleri bildikleri için buralarda bile avlananları görmek mümkündü.O zamanın meşhur balıkçılarından Dinar’ın en eski Fotoğrafcısı  (deli) Ahmet, pazarağasının  Hacı, Sarıların Ömer,  fırıncı Hasan  usta, Tekke mahalleli Kocaali bunlar tanınmış balıkçılardı. Olta ile avlandıkları gibi çok    az da olsa bazılarında serpme  vardı,serpme atıldıktan sonra bir keresinde kilolarca balık içine dolar bu   kişiler tuttukları balıkları  eski Cumhuriyet meydanı   şimdiki park olan yer “kara kavağın altı” tabir  edilirdi, buraya getirilen balıklar halka satılırdı.Büyük balık tutmak isteyenler  tek atlı arabalar ile saz mevkisi denilen şimdiki mezbahanenin olduğu yerlere veya daha aşağılarda Çerkez  köyünün altlarına  kadar inerler buralarda üç- beş ve on kiloluk balık avladıkları  olurdu.

Un öğüttürmek için  köylerinden Dinar’daki değirmenlere gelmek isteyenler,  Öküzlerin çektiği kağnı veya çift atlı arabalarla  geceden yola çıkarlar şehre yakın veya uzaklığına göre bir saat ile yedi, sekiz saatte gelenler olurdu. Getirdikleri buğday çok olursa birkaç gün  değirmende  kalanlar olduğu gibi günü birlik işini bitirenler köylerine geri dönerlerdi. Getirdikleri buğday çok olursa geceyi değirmende,arabalarında yatarak geçirirler, aç karınlarını doyurmak için de helva imalatı yapan  Abdullah Leblebici veya   helvacı Mehmet Özkul’dan alacakları tahin karması, çöğen helvasının yanına  fırından aldıkları  ekmekle karınlarını doyururlar,köyde yufka ekmeğinden bıkmış olanlar Dinar’a geldiklerinde  fırından aldıkları ekmeği katıksız bile iştahla yerler,köye  de  “fırın ekmek” hediye olarak   götürülürdü. Akşama doğru kasap çocuklarının  tepsiler içerisinde  fırında pişirilmiş nefis   “kızarmış Kelle”  satılmak üzere Kelteler  değirmenlerinin  önüne getirilirdi. Bunlardan başka küçük taslara çalınmış yoğurtlar, kaynamış yumurta satanlar,testilerde  su   satan çocukları    buralarda  görmek mümkündü.Şehrin içme su şebekesi  faaliyete geçmediği için halk  evlerinin   su ihtiyacını   testiler,kovalar ile  merkezi yerlerde yapılmış çeşme ve şadırvanlardan temin ederlerdi. Kelteler değirmenlerinde de içme suyu ve  yakında çeşme olmadığı için çocuklar ellerinde  su dolu  testilerle bardağını bir kuruştan satarlardı.

Rahmetli Ali Veziroğlunun Belediye Başkanlığıyla hidroelektrik santralinin devreye girmesi  ve Suçıkandan gelen suyun yarısının santrale giden kanala verilmesiyle  değirmenleri çalıştıran su da azalmış oldu, böylelikle değirmenler peyderpey  faaliyetlerini durdurdular, Keltelerde bulunan üç değirmen de Belediye tarafından istimlak edilerek  buraya şimdiki  PTT caddesi ve TAN-SA  önündeki  sokak   yolları açıldı. Elektrik santralinin faaliyete geçmesiyle değirmenler de yerlerini   elektrikle çalışan un  fabrikalarına bırakmış oldu, Böylelikle Kelteler değirmenleri de tarihe karıştı.

SAYGILAR-

11 Ocak 2016 Pazartesi

MEMDUH EMEKLİ'NİN ALBÜMÜNDEN


FOTOĞRAF ARKASI: 6.7.1933 EKSPRES HATIRASI

MEMDUH EMEKLİ'NİN ALBÜMÜNDEN


MEMDUH EMEKLİ'NİN ALBÜMÜNDEN


MEMDUH EMEKLİ'NİN ALBÜMÜNDEN


MEMDUH EMEKLİ'NİN ALBÜMÜNDEN

FOTOĞRAF ARKASI: 29 Nisan 1940

MEMDUH EMEKLİ'NİN ALBÜMÜNDEN


 FOTOĞRAF ARKASI: 3.11.1940

MEMDUH EMEKLİ'NİN ALBÜMÜNDEN


FOTOĞRAF ARKASI: 25.7.1943 PAZAR GÜNÜ SUÇIKAN