DİNAR ÇOL OVASI KADIN GİYİMİ
Saadet ÖZGÜNDÜZ*
Afyon ilinin
Dinar ilçesinde yer alan Çöl Ovası adıyla anılan bölge, Kılıçtakan ve Kumalar
dağları arasında uzanan 20 km uzunluğunda, 10 km genişliğinde kapalı bir ovadır
1 (Harita: 1)
Ortaasya’dan
batıya doğru göç eden Oğuz Türkleri Müslümanlığı kabul ederek Türkmen adını
almışlar ve on birinci yüzyılda Anadolu’ya girerek, zamanla batıya kadar
yayılmışlardır. Böylece toprağa yerleşen Türkmen toplulukları yerleşim
yerlerine ata adını verdiklerinden adlarını, soylarını günümüzde de muhafaza
edegelmişlerdir.
Konumuzu teşkil
eden Çöl Ovası; Türkmen topluluklarının yoğun olduğu bir bölgedir. Aslının Çul
Ovası’ndan geldiği kaynak kişilerce söylenmektedir 2. Afyon’un diğer yörelerine
göre burada giyilenler daha canlı, daha renkli, daha zengin ve daha kalabalık
bir görünüme sahiptir. Günlük yaşam içinde orta yaşın üstündekiler geleneksel
giyimi kısmen korumaktadırlar. Ancak bu
giyimin günümüz örneklerine bakıldığında eskiye oranla oldukça sadeleştiği
görülür. Eskiden kendi dokuduğu kumaşı, önce giyen kadın, bugün hazır
kumaşlarla giyimini tamamlamaktadır. Böylece günümüz koşulları, yaşam biçimlerinin farklılaşması, kırsal
alanlardan kentlere göç, sosyoekonomik
yapının değişmesi ve iletişim araçlarının köylere girmesi geleneksel el
sanatlarını bir ölçüde yok etmiş, geleneksel giyimdeki değişikliği
hızlandırmıştır. Buna rağmen özel günlerde ve törenlerde geleneksel giyimi ana
hatları ile de olsa görmek mümkün olmaktadır.
Çöl Ovası
giyiminde süslemeye oldukça önem verilmiştir. Öyle ki günlük giysilerde bile
giyilen bir yeleğin yakasına, kenarlarına dikilen düğmeler, boncuklar ve
değişik baş bağlama biçimleri yöre halkının süse ne kadar önem verdiğini göstermektedir. Boyna takılan incik, boncuk ve bitkilerden
yapılan takılar da, Türkmen kadınlarının ince zevki ve becerisini kanıtlar niteliktedir.
Ele aldığımız Çöl
Ovası’ndaki Haydarlı, Tatarlı, Bağcılar, Çiçektepe, Kadılar, Horu (Akpınar)
gibi köylerde yapılan gözlemler şunu göstermiştir ki, ortak kültürleri paylaşan
köylerde bile birbirine benzeyen giysiler araştırıldığında ayrıntılarda
farklılık görülmekte , giyim parçaları değişik isimlerle karşımıza çıkmaktadır.
Bu nedenle Çöl Ovası kadın giyiminde, giyimi meydana getiren parçalar genel
adları ile incelenirken, köylere göre adları değişen giyim parçaları da yöresel
adları ile verilmiştir.
Genellikle Çöl
Ovası kadın giyimi şu parçalardan oluşmaktadır.
Şalvar: İçe
giyilir, ağı dar ve kısa, paçaları lastikli ve büzmelidir. Ağı ile uçkur arası
kısa olduğu için bele kadar çıkarılmayıp kalçalar üzerinde dokuma uçkurla
bağlanır.
Geniş olan
paçalar ayak bileklerinde toplanır. Eskiden beyaz pamuklu dokuma kumaşlardan
yapılıp paçaları işlenirken şimdi kutnu ve çizgili kumaşlardan yapılmaktadır.
Bu yöredeki bütün köylerde biçimleri
aynı olup “top don” adı ile anılır. Kadının günlük yaşantısında kolaylıklar
sağlayan bir giyim parçasıdır.
Göynek: Yakasız,
önden açık, boyu diz altına kadar inen ve tene giyilen gömleğe denir. Göğüs
yakası göğüs altına kadar açıktır. Eskiden beyaz el dokuması pamuklu ve
bürümcükten yapılıp yaka ve kol ağızları oyalanırken, şimdi günlük kumaşlardan
yapılmakta, fakat eski biçimine sadık
kalınmaktadır. Çünkü yakası göğüs altına kadar açık olan göyneğin Türkmen
kadını için pratikte işlevsel bir durumu vardır. Bağda, bahçede çalışan kadının
bebeğini emzirebilmesi böylece daha kolay olmaktadır.
Sıkma: Sıfır yakalı ve önden açık, düğmeli kolsuz
bir çeşit yelektir. Ön kısmı al ve yeşil
kadifeden yapıldığı gibi pul ve boncuklarla da süslenerek süslü bir görünüm verilir. Köylere göre değişik isimler almasına rağmen fonksiyonu
aynıdır. Çık olan göğüs kısmını örter ve
göğsü sararak bir nevi korse görevi görür. Ekonomik duruma ve zevke göre bezden
dikilip üzerine aplikeler yapıldığı gibi (Resim: 1) hazır malzeme olan boncuk
ve sutaşları ile süslendiği olur. Köylere göre verilen isimler değişiktir.
Örneğin Bağcılar, Çiçektepe ve Ocaklı köylerinde bu giyim parçası “delme” adını
alırken, Tatarlı’da “cansıktı”, Kadılar köyünde “cankıstı” adını almaktadır. İsminden de anlaşılacağı
üzere oldukça dar bir biçimde olup göğüs
kısmını sarması sağlanır. Bazı köylerde bu yeleklerin üzeri gümüş para ve toplarla süslenerek “akça” veya “ahça” adını almaktadır (Resim:
2).
Üçetek: Çitari, kutnu, altıparmak (renkli yollu kumaş) ve kadifeden iki yanı yırtmaçlı,
önden açık, kenarları makramelerle veya su taşları ile süslü, arka ve yan
etekler çeşitli motiflerle işli, kol
ağzı genellikle yırtmaçlı, içi astarlı Türkmen
kadınını simgeleyen bir dış giyim parçasıdır. Arka etekler yırtmaca kadar hayat ağacı motifi ile işlenir
(Resim: 3). Pullar ve şeritlerle de süsleme yapılır. Bu yörede genellikle
üçetekler tek giyilir. Ancak gelin giyiminde çift giyildiği görülmüştür. Afyon’un
diğer yörelerinde görülen Türkmen giyimindeki gibi ön etek uçları çaprazlama belde
bağlanarak üçge oluşturulmaz, ön etekler olduğu gibi bırakılır. Böylece üzerine
her çeşit çıngıl, süs takılan kemerin arkadaki güzelliği kapatılmamış olur.
Ancak iş sırasında ön etekler bele sokularak daha rahat çalışma olanağı
sağlanır.
Sarka: Kırmızı,
bordo, mavi kadife veya çuhadan üzeri sırma ve pul işli, etrafı makramelerle
süslü, önden açık, kollu ve boyu kısa olan cepkene “sarka” denildiği gibi,
Haydarlı , Bağcılar ve Kadılar köyünde “salta”,
Çiçektepe köyünde de “fermene” adı verilmektedir. Bu cepkenler, Ocaklı,
Bağcılar ve Haydarlı’da omuz ve göğüs kısımlarına, hapishanede yapıldığı için “dam
boncuğu” adı verilen top boncuklar takılarak süslenmektedir (Resim: 4, 5).
Üçetek üstüne giyilir.
Futa (Fıta)
Öncek: İpekten olup çizgili desenleri olan kumaşın adı “futa” dır. Bu yörenin Türkmen kadını, önlüğünü fıtaya benzeyen kumaşlardan yaptığı için bu
adı vermiştir. (Resim: 6). Ancak çok eskiden dokuma kumaşlardan önlük yapıldığı
da bir gerçektir.
Yörenin Bağcılar
ve Çiçektepe köylerinde “peşkir” adını alan öncek , Tatarlı’da bele bağlanırken
üst kısmı sarkıtılmaktadır. Haydarlı’da fıta önlük üzerine “yağlık” adı verilen sırma işli mendil üçgen
biçiminde kuşağa tutturulmakta iken,
bugün “saçaklı” adı verilen, üzeri desenli, kenarları püsküllü hazır
örtüler üçgeni öne gelmek üzere bele bağlanır (Resim: 16).
Fıta öncekler iki
yanlarında bağcıklarla bele tutturulduğu gibi genelde “kolan” adı verilen ,
renkli yün ipleri ile “çarpana”
denilen, tezgahta dokunan, üzeri
çeşitli desenlerle süslü bel bağı ile tutturulmaktadır.
Kolanlar, en
fazla 3 cm eninde , 2-3 metre boyunda,
uçları yün ve kılda yapılmış renkli püskül ve boncuklarla süslüdür. Beldeki şal
kuşağın üzerine önceği tutturmak için, belin çevresini birkaç kez dolanarak
arkada bağlanır. Bu görüntüyü daha zenginleştirmek için Çiçektepe ve Kınık
köylerinde “art koza” veya “saçlık” adı
verilen , yanlara doğru çatallı, üst kısımları gümüş para, uçları püskül ve
boncuklarla süslü kolan arkaya, daha az saçaklı ve kısa olan “yan kozalar” ise
yanlardan bel bağına veya boncuklu kemer üzerine iliştirilir (Resim. 7).
Böylece bunlarla
bu yöredeki Türkmen kadınının bel bölgesindeki zenginliği bir kat daha gösterişli bir görünüme bürünür.
Kapak
Kurşak: Kanca ile tutturulmuş iki büyük tokası gümüş, bafon veya tombaktan,
diğer kısımları çuha veya bezden yapılan kemere
“çıngıllı kapak kurşak” (kuşak) veya
“boncuk kemer” denilir. Üzeri
çeşitli taşlarla süslü olanlar da vardır.
Kemerin üst kısmı
bez, alt kısmı deriden de yapılabilir. Bez üzerine çeşitli boncuktan
süsler, düğmeler, göz boncukları, “çiril”
veya “çıngıl” denilen madeni süsler dikilmiş, aralarına “deve dişi” (çılkak) denilen bereketin sembolü deniz kabukları
serpiştirilmiştir. Bazen arka ve yan kozalar da kemere iliştirilerek kemer
bütünüyle zengin ve göz alıcı bir görünüşe sahip olur (Resim: 8).
Şal kuşak: Geleneksel Türkmen giyiminde yünlü dokumadan
yapılmış bel kuşağı mutlaka kullanılmaktadır. Çeşitli desenler verilerek
dokunan kuşak kare şeklinde ikiye katlanarak üçgen kısmı arkaya gelecek şekilde
bağlandığı gibi üçgen sarkıtılmayarak düz biçimde de bağlanır.
Çöl Ovasında
kadınlar boyunlarına birkaç takıyı birden takarlar. Durumu iyi olanlar “gramisiye”
adı verilen altın dizisini taktıkları
gibi bunun yanına incik boncuktan, mercan ve akikten, hatta karanfilden kendi
yaptıkları kolyelerle boyunlarını süslerler.
Bu yörede ayağa
giyilen “mes” (Resim: 9) kırmızı ve siyah
renkte olup üzeri beyaz kabaralıdır. Bazılarının yanına ayna konulduğu da olur.
Genellikle gelin giyiminde kullanılan mes, “cızlavut” denilen lastik ile
giyilir. Çoraplar ise Türkmen kadınının kendi boyadığı ve eğirdiği yünden
çeşitli desenlerde örülür.
Baş Süslemesi: Türkmenlerde giyimin tamamlayıcı unsuru olan baş süslemesine büyük önem verilmiştir. Bir bakıma kadının toplumdaki yeri baş bağlama biçiminden anlaşılır. Yörenin baş süslemesini meydana getiren parçalar şunlardır:
Baş Süslemesi: Türkmenlerde giyimin tamamlayıcı unsuru olan baş süslemesine büyük önem verilmiştir. Bir bakıma kadının toplumdaki yeri baş bağlama biçiminden anlaşılır. Yörenin baş süslemesini meydana getiren parçalar şunlardır:
Terlik: Bezden
yapılan üzeri boncuk ve pullarla işli olduğu gibi iki yanına “zülüf askısı”
denilen boncuk süsler de dikilen içi
astarlı bir çeşit takke (Resim. 10)
Zülüf
Askısı: Mavi boncuktan yapılarak
terliğin iki yanına dikilen veya iki yandaki düğmelere ilmikle geçirilerek zülüf üstlerine doğru
sarkan süslere “zülüf askısı” dendiği gibi köylere göre “duluk” bastı” ve “duluk
toplusu” adları da verilmektedir. Bunun
altından olanlarına ise “duluk altını” denir.
Tozluğa: Renkli
tüylerden yapılarak gelin başı süslemesinde
kullanılan bir çeşit taçtır. “tozağı”
da denir (Resim: 11)
Çeki: Alna
bağlanan renkli krep örtülere çeki, “çember” veya çınçın” denir. Başa bağlanıp
arkada sarkanlar “salındırma” veya “uçtu” adını alır. Yaş ilerledikçe uçtuların
rengi değişir. Gençler al ve yeşil, yaşlılar ise mor ve siyah takarlar.
Arabeli: Çeki üzerine takılan gümüş ve
paralardan oluşan fes takısının adıdır (Resim: 12).
Başa giyilen
terlik, pul ve boncuklarla işlendiği gibi önüne penezlerden oluşan kafa
altınları da dikilmiştir. Terliklerin iki yanından zülüf askısı veya duluk bastı denilen mavi
boncuklardan oluşan süsler dikilerek sallandırıldığı gibi, terliğin iki yanına
düğme dikilerek hazır olan bu süsler ilmikle düğmelere geçirilir. Terliğin
üzerine kırmızı, yeşil çeki bağlanır. Arabeli denilen gümüş paralardan oluşan fes
takısı kancaları ile çekilere tutturulur. Böyle bir baş süslemesi yeni gelinler
için söz konusudur (Resim: 13). Yeni
gelinler üç eteği çift giyerler. Akça denilen üzeri paralarla süslü yelek ise
üç etek üstüne, sarka içine giyilir. Başa takılan gümüş fes takıları daha sonra
boyun ve göğsü süsler. Çıngıllı kapak kuşak gelin giyimini tamamlayan en önemli
takılardandır (Resim: 14)
Beldeki şal
kuşağın üçgeni arkaya gelmek üzere
bağlanır (Resim: 15). Öndeki fıta öncek
üzerine eskiden yağlık denilen sırma işli mendiller takılırken, bugün saçaklı”
denilen güllü hazır örtüler tutturulmakta, böylece eski gelenek bozularak bile
olsa devam etmektedir (Resim: 16).
Genç kadınlar, “bürgü”
denilen etrafı boncuk oyalı veya sarı abaniden
baş örtüsünü üçgen biçimde katlayarak penezli veya zülüf askılı terliğin üzerine
örter, çene altından yukarıda bağlarlar. Bunun üstüne alna çeki bağlayarak
bürgünün uçlarını çekinin arasından geçirirler. Zülüf ve kahküllerini örtünün içinden çıkararak zülüf askılarını da sallandırırlar
(Resim: 17). İçe giyilen top don değişmemiştir. Üste giyilen fistan denilen uzun
entari bazı köylerde yaygınlaşmış, üç etekler kalkmıştır. Fistan üzerine delme
ya da sıkma denilen yelek mutlaka giyilmekte, fıta öncek yerine de hazır kumaşlardan yapılan öncekler kullanılmaktadır. Görüldüğü gibi geleneksel
giyim giderek bozulmakta şehir ve köy karışımı bir giyim ortaya çıkmaktadır.
Genç kızlar, saçlarını örer aralarına örük boncuğu takarlar. Başa giyilen fes
veya terlik süssüz olup üzerine sadece çeki çekerler.
Gelin başı
bağlama ise ayrı bir tören gerektirmektedir. Kız evinden erkek evine giden
gelinin başı, avluda müzik eşliğinde büyük bir özenle bağlanır. Başa pullu terlik
geçirilir, öne al örtü, onun üstüne yeşil pullu, arkaya kırmızı pullu duvak
örtülür. Üç, beş veya yedi adet çeşitli renkte uçtular başa bağlanarak arkada
sarkıtılır. Bunların üstüne renkli tüylerden oluşan tozağı bağlanır. Gelinine
takılan takılar tozağının üzerine, onun altına da ara bağı denilen gümüş fes
takısı taklarak baş bağlama tamamlanır (Resim: 18. 19). Gelin akrabalar ile vedalaşarak baba evinden
uğurlnır. Erkek tarafına teslim edilir.
Bu yöredeki köylerin bir kısmında gelin başı
bakır, çinko sahan (tas) konarak yükseltilmektedir. Bu durumda tasın üzerine örtülen örtü çene
altında bağlanıp, diğer örtü ve baş takıları aynen uygulanmaktadır.
Gelin başında
kullanılan tozağı ve sahan Afyon’un bu yöresinde otantik özelliklerden olup
sonraki günlerde bunlar kullanılmaz. Uçtu veya salındırma denilen renkli krep
örtüler açılarak “muştu” adı ile başa örtülür. Gelin başına bağlanan altın veya
gümüş takılar da boyna ve göğse takılır.
Sonuç:
Görüldüğü gibi
incelediğimiz Çöl Ovası Türkmen giyiminde daha çok yeni gelin giyimini vermeye
çalıştık. Bunun sebebi de bu giyime daha ihtimam gösterilmesi ve daha çok süslü
olmasıdır.
Köylerde günlük
yaşamda geleneksel giyimlerini devam ettiren orta yaşın üstündekiler bile ana
hatlarıyla geleneksel giyimi devam ettirmelerine rağmen, giyim oldukça bozulmuş
ve kolayına kaçılmıştır. Genç kesim ise geleneksel giyimi neredeyse
bırakmıştır. Ancak tören ve düğünlerde geleneksel giyimlerini giyen gençlere
rastlanmaktadır (Resim: 20).
Bu yöredeki bazı
köylerde yer alan Alevi inanç ve düşüncesi, günlük yaşamda etkinliğini
göstermemekle beraber, gelin giyiminde Alevi inançlarının sürdüğü dikkati
çeker. Al ve yeşil renkler en sevilen renklerdir. Bu renklerin Türkmen kadını
için bir anlamı vardır. Örneğin, gelin olan kızlar mutlaka kırmızı giyer,
kırmızı ve yeşil pullu duvak örterler. Kırmızı muradı, yeşil soyu belirler.
Gelin başına takılan (genellikle yedi renk) tüylerden oluşan taç ise Fatmaana
kuşağı – göç kuşağını simgeler3.
Çöl Ovası
Türkmenleri’nde giyim, çok parçalı ve çeşitli süslerle donanmasına rağmen ana
hatlarıyla diğer Türkmen giyimlerine benzemektedir.
Özellikle,
Türkmen giyimi bütün özellikleri ile bir göçebe giyimi olduğundan, bu tarz
yaşantıya rahatlık sağlayacak niteliktedir. Üst üste giyilen üç eteklerle doğa
koşullarına karşı korunulduğu gibi uçkur
kısmı kalçada bağlanan, top don denilen paçaları büzmeli şalvar da her türlü
harekette kolaylık sağlamaktadır.
Bu çalışma
Afyon’un bir yöresinin, Çöl Ovası’nı giyim kuşam geleneğini bir ölçüde
aksettirmekte, giyim kuşam geleneğimizin ne denli zengin olduğunu göstermektedir.
Yaşantımıza değişim kaçınılmazdır. Ancak geleneksel kültürümüzü de yaşatarak,
gelecek kuşaklara intikal ettirmek zorunda olduğumuzu da unutmamalıyız.
* Saadet ÖZGÜNDÜZ,
Afyon Müzesi Arkeologu, 20.11.1989 tarihinde aramızdan ayrılmıştır.
(1) Ayhan KALKAN,
Dinar 1984 Ank. Sayfa 6
(2) Haydarlı
Belediye Başkanı Halil Tanan, yöre halkının giysilerini (çullarını) üst üste
giymelerinden bu adı aldığını söylememiştir.
(3) Doktor Ayten
SÜRÜR, Ege bölgesi kadın kıyafetleri 1983 İst. Sayfa 42.
Türk Etnografya Dergisi Sayı XIX - 1991
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder