30 Ağustos 2012 Perşembe

YÜKSEK LİSANS TEZİ

APAMEİA KENTİNİN, TARİHİ COĞRAFYASI VE SİKKELERİ
Atilla TEKİN
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı
Danışman: Doç. Dr. Ahmet Tolga TEK
Eskişehir
Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Eylül 2008


21
İKİNCİ BÖLÜM
APAMEİA KENTİ (А..µεια, [η Κιβωτος], Κελαιναί, Dinar)
1. APAMEİA KENTİ TARİHÇESİ
I. Antiokhos Soter, Kelainai sakinlerini yakında bir sehir olan Sultan
Dağ’ın eteklerinde Marsyas (Suçıkan) ve Menderes’in birlestiği yere yakın bir
bölgeye tasımıstır. Orada kendisi Annesinin ismini tasıyan Apameia’yı
kurar87. Kelainai ile birlikte anılan bu kentin tarihinden bahsetmek için önce
Kelainai kenti hakkında da bilgimizin olması gerekmektedir.
Grekçe, ΚΕΛΑΙΝΑΙ, AΠAMEIA H KIBTO, AΠAMEIA ΠPOΣ
MAIAN RON, gibi çesitli isimlerde geçen kentin Phryg döneminde ise
Kelainai olduğu düsünülmektedir88. Kelainai kentinin konumu hakkında
Ksenophon’da bilgi bulmaktayız. Onun anlattıklarına göre her iki nehir de
Marsyas ve Maeandros sehrin içinden akıp geçmektedirler. Aynı Apameia
kentinde olduğu gibi her iki nehir de Kelainai sehrinin içinden geçmektedir.
Herodotos’a göre Marsyas Kelainai agorasının içinden doğmaktadır. Fakat
Herodotos’un anlatımı yanında Ksenophon’un anlatımı daha inandırıcı ve
mantıklı gelmektedir. Ayrıca Marsyas’ın kaynağını gören hiç kimse Kelainai
agorasının orada kurulduğuna imkan vermeyecektir. Strabon ise açıkça
Kelainai sehrinin akropolisin kenarında olduğunu ve Apameia kurulduğu71
1.20. Apameia Kenti Yazıtlar
1.

22
İlkel dönemlerde ilk yerlesim yerinin akropolis olması ve tarımla uğrasan bu
insanlar için burasının herhangi bir tehlike karsısında sığınacakları koruyucu
tanrılarının da evi olduğunu söyleyebiliriz. Ksenophon’da, Kserkses
tarafından akropolisin tahkim edildiğini söyler. Fakat bu açıklama daha
önceden de burasının bir hisar olarak kullanılmadığına kanıt değildir.90
Kelinai sehri konum olarak eski Phryg sehirlerini tipik özelliklerini
yansıttığı söylenebilir. Ksenophon’un büyük bir sehir olarak bahsettiği
Keramon Agora ve Attouda her ikisi de yüksek bir bölgeye kurulmus hisarları
bulunan birer ticaret kentleriydi. Bu sehirlerin kurulusunu Kelainai’a
benzetebiliriz. Burada olusturulan ticaret alanları, marketler büyük ihtimalle
bir tanrının koruması altında kurulan ticari oldukları kadar aynı zamanda
dinsel olusumlardı. Bu yüzden bölgede bir altar ve buraya sık sık ticaret
yapmaya gelenler için bir genel bir kült alanı bulunmaktaydı. Bu durum
birçok yerde görülmekte olmasına karsın tarihsel konumları hiçbir zaman tam
olarak aydınlatılamamıstır91.
1.1. Lydia yönetimi altında Kelainai Kenti
Gerek coğrafi ve gerekse mitolojik açıdan Kelainai kenti çok eski bir
ticaret kenti olarak görünmektedir. Bu kent sadece örneğin Hierapolis’te
olduğu gibi dinsel bir düsüncenin ağır basmasıyla kurulmadı; bu kent
erkeklerin bir merkezde bulustuğu ve ticaret yaptıkları bir yerdi.
Anadolu’daki ticaretin ilk olarak gelistiği dönemlerde tasınılan mallar
Asia’dan ticaret kervanları ile Sinope, Miletos, Kyme ve Smyrna gibi
limanlara tasınırdı. Greek ve Roma döneminde ise Amisos ve Ephesos gibi
limanlar ön plana çıkmıstır. Buradan mallar denizci tüccarlar aracılığıyla
batıya tasınırdı. Kelainai kenti de süphesiz bu kervan tasımacılığının
yapıldığı yerlerden birisiydi. Herodotos da bu kentin doğal ve ticari yapısı
hakkında bilgi sahibiydi. Bu bilgiyi Miletos’a gelen ve bölgeyi tanıyan
90 Örneğin eski Aeolic Smyrna’da sehrin merkezinde bulunan tepenin tahkim edilmis zirvesi ile Kelainai’a
benzer özellikler tasımaktadır. Fakat bu durum Kelainai’da oldukça açıktı ve hisar ile sehir arasındaki mesafe de
Smyrna örneğine göre çok daha fazlaydı. Đste bu yüzden Kelainai ismi her zaman için bu iki öğeyi de belirtmek
amacıyla çoğul olarak kullanılmıstır., Ramsay, a.g.e., 2003, s., 413.
91 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 413.
23
tüccarlardan almıs olmalıydı. Bu ticari trafiğin ise ilk kontrolörleri
Lydia’lılar olmustur. Özellikle de para ticaretin içine girdiğinde ise çok daha
elverisli ve kontrol edilebilir bir sistem bu sistemin sonucu olarak da tüccar
prensler olusmustur. Bu teskilatlanma beraberinde daha sonra Apameia
kentinde de tapınım gören bazı tanrıların ön plana çıkmasını da sağlamıstır.
Çünkü ticari birliklerin bulunduğu bölgeler belli tanrıların tapınımlarında da
bir birliğe doğru gitmislerdir92. M.Ö. VII. Yy’da Lydia, Mermnad hanedanlığı
zamanında büyük ölçüde genislemis Halys’e kadar tüm Phrygia bölgesini
yönetimleri altına almıslardır. M.Ö. VI. Yy’ın baslarına kadar ise Kelainai
sehri Lydia egemenliği altında güvenli bir ticaret merkezi olmaya devam etti.
Herodotos’tan, Kelainai kentinde Pythios oğlu Atys adında bir yöneticinin
ikamet ettiğini öğreniyoruz. Kendisi Darius’a seferi için oldukça büyük
miktarda para yardımı teklif etmistir93. Đsimleri Lydia’lı ismi olan bu kisiler
büyük ihtimalle bölgedeki tüccar prensliğin basındaydılar94.
1.2. Pers yönetimi altında Kelainai Kenti
Küçük Asya Pers kontrolüne geçtiği zaman Kelainai kentinin de zaman
içinde bölgenin doğal bir avlak sahası olması ve doğal güzelliklerinden dolayı
satrapların ikamet ettiği bir yer olarak seçilmesiyle öneminin arttığını
görüyoruz95. Kserkses’te Grek seferi esnasında sehirden geçmistir. Dönüsü
esnasında da bölgede bir süre ikamet ettiği düsünülmektedir. Kendisi
Marsyas’ın kaynak bölgesinde bir saray da insa ettirmistir96. Kelainai ayrıca
genç Kyros’un da tercih ettiği bir yer olmustur. Kendisi, babası Darius
tarafından M.Ö. 407’de Batı ve Orta Küçük Asya’yı yönetmek için
gönderildiğinde Maeandros’un kaynağı yakınlarında kendisi bir saray insa
etmis ya da en azından buradaki bir sarayda ikamet etmistir. Kyros ise
Kelainai’i M.Ö. 401’de ordusu için bir toplanma alanı olarak kullanmıstır.
92 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 417.
93 Herodotos, Herodot Tarihi, Remzi Kitabevi, Đstanbul, 1973, VII, 26-29.
94 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 418.
95 Titus Livius, The History of Rome, Çev. George Baker, (Philadelphia, 1823), XXXVIII, 15; Ksenophon,,
Anabasis, Çev: Hayrullah Örs, (Đnkılap ve Aka Kitabevleri Koll.Sti., Đstanbul ve Ankara, 1975), I, II, 7; Aslan,
panter ayı gibi çesitli yırtıcı hayvanların bulunduğu Kelainai ve çevresi Pers satrapları için adete yetiskinlere özel
bir eğlence alanı gibiydi. Graham Shipley-John Salmon, Human, Landscapes in Classical Antiquity,
(Routledge, London and New York 1996), s., 139.
96 Ksenophon, Anab., I,2, 9.
24
Onun ölümünden sonra (M.Ö.401) sonra Kelainai, Tissaphernes tarafından
yönetilmeye devam eder97. 396’da ise krala ihaneti yüzünden kralın emri ile
Tithrasustes tarafından Kelainai’de kafası kesilerek idam edilir.98 Fakat
bundan sonraki Kelainai hakkında ulasılan tarihsel kayıtlar III
Aleksandros’un bölgeye gelisine kadar kesilmektedir. III. Aleksandros ise
sehre geldiğinde burasının alınması güç bir yer olduğunu görür. Fazla zaman
kaybetmek istemeyen III. Aleksandros kent ile anlasmaya vararak kan
dökülmeden bölgeyi belli sartlar içinde teslim alır ve yoluna devam eder99.
1.3. Diadoklar Döneminde Kelainai Kenti
Daha sonra Kelainai’ın orta Anadolu’da bir ticari bir merkez olduğunu
görüyoruz. III. Aleksandros generallerinden olan ve onun ölümünden sonra
bölgeyi baslangıçta onun imparatorluğu adına, daha sonra kendisini kral ilan
ederek kendi adına yöneten Phrygia satrapı Antigonos, Kelainai sehrini kendi
ikametgahı olarak seçmistir. III. Aleksandros’un ardılları arasında olusan
anlasmazlıklar nedeniyle Anadolu coğrafyasında uzun seneler devam edecek
savaslar baslamıstır. M.Ö. 322 senesinde Eumenes, Kelainai kentini bir
kıslığına olsa da isgal etmeyi basarır100. Fakat Alketas, Polemon ve Dokimos
ittifakına karsı daha fazla dayanamaz. Eumenes Kelainai kentini hem
ordusuna kaynak sağlamak hem de popülaritesini arttırmak için kendi
komutanlarına ve bölgenin önde gelenlerine, bölgede bulunan tahkim edilmis
yerleri satar101. Plutarkhos’ta bulunan Tetrapyrgiai terimi bölgede M.Ö. 4.
Yy’da birçok dörtgen ve her kösesinde bir kule bulunan yapıların
bulunduğunu bize gösterir. Bu yapılar büyük toprak sahipleri için yapılmıs
korunaklı alanlardı102. Eumenes, Kelainai’ı isgal ettiğinde, büyük toprak
sahiplerini Antigonos’un destekçileri olarak gördüğü için bu tetrapyrgiai’ları
yıkarak halkın desteğini toplamaya çalısmıstır. Pergamon krallığı da daha
97 Ksenophon, Hell. III, 1.3; Stephen Ruzicka, “Cyrus and Tissaphernes, 407-401 B.C.”, CJ, S. 80, no: 3, 1985,
s. 204.
98 Pactolus savasına katılmayısı Artekserkes tarafından ihanet olarak değerlendirilen Tisaphernes, Tithraustes
tarafınan bası kesilerek öldürülmüstür. H.D. Westlake, “Decline and Fall of Tissaphernes”, Historia, S.30, no:3,
1981, s. 258.
99 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 418.
100 Plutarchos, Eum., VIII, 8, 4.
101 Plutarchos, Eum., VIII, 8, 5.
102 Ramsay,a.g.e., 2003, s., 420.
25
sonradan aynı yolu takip etmistir. Büyük toprak sahiplerine karsı genis halk
kitlelerini destekleyerek bölgedeki güçlerini arttırmaya çalısmıslardır. Persler
ise tam tersine bölgedeki güçlerini devam ettirmek için her zaman
aristokratları desteklemislerdir. Bölgenin yönetimini sırasıyla eline geçiren
III. Aleksandros, Antigonos ve Seleukoslar da aynı yolu izlemis ve satrapları
kendilerine dost ve yoldas edinmislerdir103.
Diadochlar arasında sehri yönetimi altında bulunduran ilk olarak
Antigonos idi. 301 tarihindeki Đpsos savasına kadar bu böyle sürmüstür.
Savasın sonunda kent galip gelen taraf olan Lysimakhos’un eline geçmistir.
Fakat Koropedion savasından sonra ise bölge bu sefer Seleukos egemenliğine
girmistir104. (L.VIII)
1.4. Kelainai Kentinin Genisletilmesi ve Đsminin Apameia Olarak
Değistirilmesi
Seleukhos’un halefi olan Antiokhos Soter döneminde ise (280-261)105
Küçük Asya’da ticari faaliyetlerin sürdürüldüğü ana yollar üzerine, kontrol
sağlamak amacıyla bir çok ordugah sehirler kurulmustur. Doğal olarak
Kelainai kenti kurulacak sehirler için seçilen ilk yerlerden birisi olmustur.
Sehir iki ayrı parçaya ayrılmıstır. Đlki Kserkses döneminde insa edilen
korunaklı bir kale, ikinci kısmı ise doğuya doğru hafifçe yükselen tepenin
eteklerinde kurulmus olan ticari bölgedir. Antiochos Soter bu bölgeyi daha
uzağa Marsyas’ın ortasından geçtiği bir platonun üzerine tasımıstır. Đlk
zamanlar Kelainai’ın olduğu bölge terk edilmis olsa da yeni kurulan sehir
büyüdükçe ilk basta terk edilen bölge sehrin varosları (πρόαστειον) olarak
yerlesim görmüstür106.
103 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 420.
104 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 421.
105 M. Wellmann, “Antiochos”, RE, I/2, 2450.
106 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 421.
26
Kurulan bu yeni yerlesim yerine yerlestirilen insanların ırkları veya
toplumsal yapıları hakkında herhangi kesin bir bilgiye sahip değiliz. Bu
konuda yapılan arastırmalar bir spekülasyon olarak değerlendirilmelidir107.
Apameia’da ve diğer kurulan sehirlerde konusulan Grekçenin
diyalektiği hakkında da elde çok kanıt bulunmamaktadır. Fakat eğer
olusturulan kolonilerin sakinleri eğer Makedon kökenliyseler o zaman
konusulan Grekçenin de Hellenistik Grekçenin geneli içinde Dorik bir formda
olması gerekmektedir. Fakat herhangi bir Makedon kolonisi yerlesiminin
olduğu düsünülmese de Laodikeia kentinde de Dorik formda Grek isimlerine
rastlanmıstır. Bu yüzden eldeki kanıtlar kesin olmaktan uzaktır108.
1.5. Apameia barısı ve Pergamon krallığı yönetimi altında
Apameia:
M.Ö. 196 yılında I. Seleukos imparatorluğunun batıda yeniden
canlandırılması için kral Antiokhos yeni bir düzen programına baslar. Buna
göre tüm Anadolu kentleri Seleukos kralının müttefikleri yapılacaktı. Bunun
basarılabilmesi için barısçıl bir sekilde hareket etmeye baslasa da güç
kullanmaya da hazırdı. Hellespontos’u kontrol etmek için Abydos’u ele
geçiren Antiokhos daha sonra Trakya ve boğazları da asarak Avrupa
yakasında Gelibolu Yarımadası’nı da isgal etmistir. Pergamon ile ittifak
içinde olan Smyrna ve Lampsakos’a yaptığı bağımsızlık önerisini her iki kent
de geri çevirince Abydos gibi onları da ele geçirmekle tehdit ederek üstlerine
asker göndermistir. Her iki kent de koruma için Roma’ya basvurmuslardır109.
Roma ise Anadolu’daki Hellen kentlerinin özgürlüklerinden daha çok
Antiokhos’tan gelecek olası tehlikeye karsı kentler tarafından kendilerine
kabul ettirilmeye çalısılan durumu benimsemis ve Romalıların Anadolu
kentlerinin özgürlüğüne ve gerektiğinde bu haklara sahip çıkma hakkını
tasıdığını her yere bildirmistir. Buna karsılık Antiokhos ise sadece
107 Ramsay,a.g.e., 2003, s., 421.
108 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 422.
109 Magie, a.g.e., 2001, s., 37.
27
Anadolu’nun değil Trakya’nın da miras yolu ile kendisine geçtiğini bu yüzden
bu kentlerin özgürlüklerini sadece kendisinden alabileceğini bildirmistir.
Eumenes ise henüz Antiokhos ile bir çatısma yasamamasına karsın önemli bir
seçim yapması gerekmektedir. Ya kendisine karsı bir saldırıda bulunmamıs ve
üstelik kızını kendisine vermeyi öneren Antiokhos’tan yana olacak ya da
seçimini Roma’dan yana kullanacak idi. Anadolu’da Antiokhos’un gücünün
artması kendisi için güç kaybı anlamına geleceği için Eumenes seçimini
Roma’dan yana kullanır110.
M.Ö. 192’de Eumenes, Senatus elçilerini Antiokhos’a karsı kıskırtmıs,
Antikhos Roma’yı Ege’de donanmasıyla savasa zorladığında Roma’dan yana
tavır takınmıs ve Termopylai’de yenilen Antiokhos Anadolu’ya çekildiğinde
de Roma donanması ile beraber hareket etmistir. M.Ö. 190’da Magnesia’daki
savasta da Roma’nın yanında büyük çabalar göstererek Antiokhos’u nihai bir
yenilgiye uğratmıstır. Savastan bir yıl sonra Apameia’da yapılan barıs
anlasmasına göre: Antiokhos Toros Dağ silsilesinin kuzeyinde ve Halys
Irmağı’nın orta kıvrımının batısında yer alan tüm yerlerde hak iddia etmekten
vazgeçmek zorunda kalmıstır. Sonuçta galiplerin eline genis bir toprak
geçmistir. Roma ise bundan kendisine bir pay almamıs kendine yardım
edenler arasında toprakları paylastırma yoluna gitmistir. M.Ö. 188’de Roma
yine Apameia’da bir araya gelen galipler arasında ele geçirilen toprakları
bölüstürmüstür. Kendilerine yardım eden bazı Hellen kentlerine verilen
toprakların dısında genis orandaki toprakları Rodos ve Pergamon arasında
paylastırmıslardır. Bu paylasımda en büyük payı alan Eumenes olmustur.
Krallığı Bithynia sınırından Büyük Menderes ırmağına kadar büyümüstür.
Lykia sahilinde Telmessos kenti ve Pisidia ili Milyas dağlık bölgelerinin
genis bölümleriyle birlikte, Orta Anadolu’nun Phrygia ve Lykaonia bölgelerie
kadar ilerlemistir111. (L.IX)
110 Magie, a.g.e., 2001, s., 38.
111 Magie, a.g.e., 2001, s., 40.
28
1.6. Mithradates-Roma Savasları Sırasında Apameia
Apameia M.Ö. 133 yılında Pergamon krallığının Roma’ya geçmesiyle,
Roma’nın bir parçası olmustur. M.Ö. 129 yılında ise M. Aquillius tarafından
Phrygia bölgesinin kalanı ile birlikte Aristonikos isyanı sırasında Romanın
yanında yer alması ve isyanın bastırılmasında gösterdiği basarı nedeniyle V.
Mithridates’e verilmisti112. O ise M.Ö. 120’deki ölümüne kadar bölgeyi
yönetmistir. Bu tarihten sonra Roma tarafından bölge Pontos krallığının
elinden alınıp, özgür olarak ilan edilse de gerçekte durum bu sekilde
olmamıstır113. M.Ö. 88 yılında Roma’nın Asia valisi Cassius114 Kappadokia
bölgesini bosaltmaması ve Bithynia krallığı ile aralarındaki anlasmazlıklar
nedeniyle Mithradates’e karsı bir ordu olusturdu115. Fakat bir basarı elde
edememislerdir. Bu yenilgi sonrasında Cassius Apameia’ya sığınsa da116 VI.
Mithradates’in ilerleyisi karsısında kimsenin durama ması, ordusunun
yetersizliği ve Apameia’da olan büyük bir deprem nedeniyle Rhodos adasını
kaçmıstır117. Mithradates Apameia’yı kusatsa da bölgedeki depremin yarattığı
büyük hasar nedeniyle teslim olan kente aynı III. Aleksandros’un yaptığı gibi
100 talanta bağısta bulunur118.
VI Mithradates karsısında birçok Anadolu kentinin yaptığı gibi teslim
olmak yerine direnmistir. Bunun nedeni onun Roma idaresi altındaki
konumudur. Apameia gibi Roma generallerinin yerlestiği
filos kai summacos bir kent olarak o dönemde özgür ve özerk bir
konumdaydı. Dolayısıyla Romalı vergi mültezimleri ve yöneticileri tarafından
sömürülmüyordu. Bu bölgeler olasılıkla Roma’ya tributum ödeyerek onun
112 Arslan a.g.e., 2007, 110; Mithradates’in saltanatının son yıllarında Phrygia’yı Aquillius’a verdiği rüsvet ile
elde ettiğinin ortaya çıkması, Roma ile iliskilerinin soğumasına neden olmustur. Appian, Mithr.,
URL:perseus.tufts.edu12: Arslan, a.g.e., 2007, s., 70; Thomas Drew-Bear, “Three Senatus Consulta concerning
the Province of Asia”, Historia, S. 21, No: 1, 1972, s., 82.
113Bölge M.Ö 89’da Roma elçisi Manius Aquillius’un kıskırtmaları ile Bithynia kralı IV. Nikomedes tarafından
talan edilmisti. Appian, Mithr. 12; Arslan, a.g.e., 2007, s., 117.
114 Asia Eyaleti Valisi Gaius Cassius, M.Ö. 89-88. K. L. Elvers, “Cassius”, DNP I,1996, s., 1010.
115 Mithradates öncelikle Romlıların Akdeniz Dünyası’ndaki bütün kralları ve krallıkları yok etmek niyetinde
olduklarını vurguluyordu. Romalılar haberleri olmaksızın Akdeniz Dünyası’nda herhangi bir olay çıkmasını
istemiyor ve hiçbir Hellenistik krallığı büyütmüyor ve onların kendi aralarında koalisyon yapmalarına izin
vermiyorlardı. Krallıklardan biri güçlenip sivrilmeye baslayınca Roma hemen söz konusu krallığa düsman diğer
devletlerle ve kentlerle ittifak kurarak güçlerini birlestiriyorlardı. Arslan, a.g.e., 2007, s., 117vd.
116 Appianus, Mithr., 19.
117 Appianus, Mithr., 24.
118 Strabon, XII, 7, 18.
29
yasalarını uyuyor ve Roma ihtiyaç duyduğunda askeri yönden destek
veriyorlardı119.
Anadolu’da gittiği yerlerin birçoğunda bir kurtarıcı gibi karsılanan
Mithradates bölgedeki Roma egemenliğini sona erdirmek ve kendi otoritesini
arttırmak için esir aldığı askerlerin yolluklarını vererek onları evlerine
göndermek120, sehirlerde vergi ertelemeleri ya da indirimi yapmak, köylülerin
ödeyemeyecekleri büyük borçların silinmek gibi davranıslarda bulunduğu için
“Küçük Asya’nın Kurtarıcısı”, “Büyük Baba”, “Yeni Dionysos” gibi
ünvanlarla anılmaya baslamıs ve halk desteğini büyük oranda kazanmıstır121.
Mithridates fethettiği yerlerde egemenliğini kurduktan sonra ise,
bölgede yasayan Romalıları katletmeye baslamıstır122. Özellikle Apameia ve
Ephesos gibi büyük merkezlerde Romalılar yerli ve Grek nüfusun yanında
büyük bir oranda bulunmaktaydılar. Büyük sehirlerde ticari islerle ilgilenen,
imparatorluk adına yönetimde bulunan birçok Romalı bulunmaktaydı.
Apameia’da da Romalılar oldukça fazla ve nüfuzlu bir konumdaydılar. Bunun
yanında Đtalya kıyılarında da birçok Apameialı ailelerin onurlandırıldığı
yazıtlara da rastlamak mümkündür. Buradaki zengin aileler Roma cumhuriyet
döneminden itibaren güç kazanmaya baslamıslar, kendi yöneticilerini seçme,
bir tapınağa sahip olma gibi bazı ayrıcalıklar elde etmeyi basarmıslardır123.
Sehirde bulunan Romalı yerlesimciler bölgeye baslangıçta dostça bir
hava içerisinde geldikleri söylenebilir. Bu aileler Roma’nın bölgedeki
119 Arslan, a.g.e., 2007, s., 151.
120 Appianus, Mitrh. 19.
121 Dennis Glew, “The Selling of the King: A Note on Mithridates Eupator’s Propaganda in 88 B.C.”, Hermes,
S.. 105, No: 2, 1977, 254-255; Arslan, a.g.e., 2007, s., 147-148.
122 Apameia Barısı’ndan (M.Ö. 188) bu yana Anadolu’da Romalılar vergi toplayıcı, tüccar ya da farklı
kademelerde memurlar olarak nüfuzlarını ve nüfuslarını arttırmıslardı fakat simdi VI. Mithradates’in
olusturmaya çalıstırdığı düzen içinde yer almıyorlardı. Eğer Mithradates’in dediği gibi Roma hakimiyeti tüm
Asia’dan silinirse bölgede yasayan Romalılar buraları terk etmek zorunda kalacaklardı. Fakat sayıları tam olarak
bilinmese de sınır dısı edilemeyecek kadar çoklardı. Ayrıca bölgedeki acımasız sömürüleri sayesinde oldukça
büyük servetler de elde etmislerdi ki bunun Mithradates’in oldukça isine yarayacağı da açık. Đste bu yüzden
Mitradates Ephesos’taki karargahından ele geçirdiği tüm sehirlere gönderdiği bir emirname ile, belirlenen tarihte
bölgelerinde yasayan Romalıların ayrım gözetilmeksizin öldürülmesini emretti. Neredeyse tüm sehirlerin (sadece
Tralleslier bu isi kendileri yapmamıs bölgelerindeki Romalıları öldürtmek için bir Paphlogonialıyı
kiralamıslardır Cassius Dio, XXXI, 1001) bu emri uygulaması neticesinde birçok (Plutarkhos katledilen Romalı
sayısını 150.000 olarak verir. Plutarkhos, sull. XXIV,4) Romalı katledildi. Appianus, Mitrh, 24;Magie, a.g.e.,
1950,s., 216 vd.; Arslan, a.g.e., 2007s., 159 vd.
123 Ramsay, a.g.e., 2003,s., 426.
30
yöneticileri konumuna gelseler de bazen sehre yararlılıkları olan Grek
ailelerden de yöneticiler çıkmakta ve bu hizmetleri karsılığında Roma
vatandası ilan edildikleri de görülmektedir124.
M.Ö. 84 yılında Sulla tarafından tamamıyla Roma’nın Asya eyaleti
içine alınmıs ve conventus iuridicus’un bulunduğu bir yer haline getirilmistir.
Bölgede proquaestor olan Lucullus yönetimiyle Roma’yı mutlu etse de
bölgede halka karsı uygulanan sömürü sistemi kısa sürede halkın
hosnutsuzluğuna neden olmustur. Daha sonradan vergi toplama isi de parayla
satılmaya baslamıstır. Lucullus’un halka zorla kabul ettirdiği vergilerin bir
nedeni de Sulla’nın, Mithridates ile olan savasında eyaletin bir kısmının
Mithridates’ten yana olmasıydı. Vergilendirme de bir nevi cezalandırmaydı125.
M.Ö. 51 yılında Cicero bölgeye geldiğinde Apameia’dan da geçmis ve
burada 3 gün kalmıs ve kendi baskanlığında mahkemeler kurulmustur126. M.Ö.
80’de Apameia, Synnada ve Philomelion’un olusturduğu conventus Lykaonia,
Kappadocia ve Pamphylia’nın Roma’ya ait kısımlarıyla beraber Kilikia
eyaletine bağlanmıstır. M.Ö. 62-61 yıllarında ise Apameia, Asya proconsul’u
yönetimi altındaydı127.
Asia Eyaleti Gümrük Yazıtı’na göre Pergamon krallığı miras yoluyla
alındıktan ve yerine Asia Eyaleti kurulduktan sonra da ekonomisi ve kendine
özgü para sistemi Roma yönetimince de korunarak iç pazar niteliği
bozulmamıstır. Buna karsın alınan gümrük vergileri ve Decumani denen, isleri
devlet adına vergi toplamak olan bir grup oldukça güç kazanmıstır. Bu grup
eyaletin toprak ürünlerinden elde edilenlerin onda birine gaspetmekteydi.
Ayrıca eyaletin yer altı kaynakları da yağmalanmaktaydı. Elde edilen
124 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 426.
125 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 428. Sulla, Anadolu’da Mithradates’ten yana olan sehirlerinde Romalıları öldüren
ve Roma yapılarını yok eden Anadolu sehirlerini neredeyse Mithradates’i aratmayacak bir acımasızlıkla
cezalandırmıstır. Sehirlerde değerli görülen her sey , heykeller, tapınaklar, askerleri tarafından yağmalanmıs .
bunun yanında Anadolu sehirleri de Sulla tarafından vergi adı altında yüksek meblağlarda paralar ödenmeye
zorlanmıstır. Salutus, Catil., XI.
126 Habicht, a.g.m., s., 68; W.L. Hunter, “Cicreo’s Journey to His Province of Kilikia in 51 B.C.”, JRS, S. 3/1,
1913, 79; Broughton, a.g.m., 1936, s., 173.
127 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 428.
31
cevherler İtalya’ya gönderilmekteydi128. Đ.Ö. 17’deki bu sekilde olan durumun
öncesinde de daha farklı belki daha da ağır olduğunu varsayabiliriz. Böylece
Anadolu’da Roma yönetimine karsı neden büyük bir karsı koyusun
yasandığını biraz daha iyi anlarız.
1.7. Apameia kentinin “Kibotos” ismi ile beraber anılması
Apameia kenti kurulduktan sonra Kelainai ismi unutulmamıs ve
Apameia Kelainai olarak kullanılmaya devam edilmistir. Sehrin tasıdığı tek
sıfat ise Kelainai değildir. Bunun yanında Anadolu’da birden fazla Apameia
kenti olduğundan kenti diğerlerinden ayırmak için Maeandros’taki Apameia
dendiğini de görmekteyiz. Sehrin üçüncü bir sıfatı ise Kibotos’tur. η
κιβωτος129, kutu ya da sandık ya da Nuh’un Gemisi anlamına gelmektedir.130
Sehrin Yahudi inancında oldukça önem tasıyan bir simge ile birlikte
anılmasının nedeni Apameia’da yasayan Yahudi toplumunun nüfusu ve nüfuzu
olabilir. Nuhun Gemisi’nin tasvir edildiği, II. yy sonu ve III. Yy’a tarihlenen
bazı Apameia paraları da bu nüfuzu kanıtlar niteliktedir131.
1.8. Koıνıoν Φρυγας ve Apameia
Eyalet sehirleri doğuda “koinion” olarak bilinen bir yapılanmayla bir
araya gelmislerdi. Bu kelime “lig”, “birliktelik”, “müstereklik” anlamları
tasımaktadır132. Ne imparatorluğa ait bulunan yönetim teskilatı içinde bir alt
birim olusturmamaktaydı ne de terimin belirttiği sınırlar coğrafi olarak içinde
bulunduğu eyalet ile bir birliktelik tasımamaktaydı. Koinon daha çok
birbirlerini benzer etnik kökenleri bulunan, benzer ya da aynı çıkarlara sahip
olan, aynı kültleri bünyesinde bulunduran sehirlerin olusturduğu bir
birliktelik idi. Roma imparatoruluğu yönetimi altında koinonların çoğunun
merkezinde, yasayan imparatorlara olan tapınımın ön planda olduğu
128 Helmut Engelmann – Dieter Knibbe, “Das Zollgesetz Der Provinz Asia”, EA, Heft 14, 1989, s., 199.
129 Bürchner, “Kibotos”, RE, XI/1, 1995, 374.
130 Benseler, a.g.e., 1896, s., 467.
131 Louis H. Feldman, Jew and Gentile in the Ancient World: Attitudes and Interactions from Alexander to
Justinian, (Princeton University Press, USA, 1996), 366; Roderic L. Mullen, Expansion of Christianity: A
Gazetteer of Its First Three Centuries, (Leiden NLD: Brill N.H.E.J., H.V. Koninklijke, Boekhandelen
Drukkerji, 2003), 89.
132 κοινος: gemeinsam, gemeinschaftlich Benseler, a.g.e., 1896, s., 477.
32
imparatorluk kültleri görülmektedir. I. Yy’ın sonuna doğru ise hepsinde
olmasa dahi birçok koinionda, eyaletlerde bulunan imparatorluk kültleri için
insa edilmis tapınaklar bulunmaktaydı ve bunlara neokoroi denmekteydi. Bu
tapınakların basında bulunan basrahiplere ise koinon ismini tasımaktadır133.
Koninon olan kisiler ise sehrin önde gelenleri arasında çıkmakta ve sehirden
sehre farklılık göstermesine rağmen her zaman saygı uyandıran bir rütbe
olarak görülmekteydi134.
Bir Apameia parası üzerinde Phrygia Koinon’undan bahsedilmektedir.
Buna göre Apameia Koıνıoν Φρυγας denen bir grubun da bulusma merkezidir.
Ayrıca para üzerinde proconsul olan, M. Vettius Niger (Nero), Marius Cordus
(Nero), ve Plancius Varus (Vespasian) isimleri bulunmaktadır.135.
Dio Cyrisostom’un Apameia’da yaptığı konusmada, Apameia halkının
diğer sehirlerden daha üstün bir güce ve statüye sahip olduğunu ve Asya
tapınakları içinde en yüksek harcamayı yapanlarında yine kendileri
olduklarından bahsetmektedir. Burada Cyrisostom’un Asya tapınakları derken
kastettiği büyük olasılıkla koinon tapınaklarıdır136.
1.9. Roma İmparatorluk döneminde Apameia
Roma’nın imparatorluk döneminde Phrygia sehirlerinin refahının
arttığını öncekine göre daha arttığını görüyoruz. Hatta bu gelismeye dair Dio
Chrysostom’um Apameia’daki söylevinden alıntılar yapabiliriz137.
133 Barbara Burrell, Neokoroi: Greek Cities and Roman Emperors, (Leiden, 2003), s., 2.
134Aynı kökten gelen “neokoroi” kelimesi daha çok “tapınak bekçisi” olarak çevrilmektedir. Özellikle
eyaletlerdeki Roma Đmparator kültleri ile ilgili olan tapınaklarda görevli olan bir memuru tanımlamak için
kullanılmaktadır. Bu görevliler kutsal bir yerin bakımından sorumluydular ve muhtemelen tapınağa olan giris
çıkısları, kurban törenlerini yönetmenin yanında tapınaktaki değerli kutsal esyaların güvenliğinden de
sorumluydular. Bu görevleri Roma imparatorlarının eyaletlerdeki imparator kültlerini için yapılan tapınakları
içinde devam etti. Burrell, a.g.e., s., 3.
135 Barbara Burrell, Neokoroi: Greek Cities and Roman Emperors, (Leiden, 2003), s., 24; Hirscfeld, a.g.e.,
1875, s., 13: W. Ramsay, The Social Basis of Roman Power in Asia Minor, (Aberdeen Universty Press,
1941), s., 272; Regling, “Koinon”, RE, XI/1, 1995, 1055
136Burrell, a.g.e., 2003, s., 313; Dio Chrysostom, Or. XXXV, 14
137 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 428.
33
“Sizler Phrygia, Lydia ve Karia’nın ve etrafınızda bulunan diğer
ulusların: Cappadocialılar, Pamphylialılar ve Pisidialılar’ın önünde
gelmektesiniz. Ve tüm diğer uluslar için sehrinizi bir bulusma ve pazar yeri
haline getirdiniz. Yönetiminiz altında birçok zengin kasaba ve köy
bulunmaktadır. Vergilerinizin miktarı, diğer sehirlerarasında sizin gücünüzün
en büyük kanıtıdır…”138
Apameia’nın tek müttefiki paralar üzerinden anılan Ephesos’tur. Asya
sehirleri arasındaki müttefik olma durumlarında vurgulanan sey kanunların
karsılıklı olarak iki sehir arasındaki uyumu ve düzenlenen bazı oyun ve
festivallerin iki sehirde de sürdürülmesi ve tanınmasıdır. Poimaneon’da
bulunan bir yazıtta “bunları, Soteria ve Mucia festivallerini Pergamos ile bir
arada kabul etmektedirler” demektedir. Ephesos ve Apameia’nın da belli
festivalleri bir arada kutlamak konusunda karsılıklı anlasmaları vardı139.
1.10. Phrygia Bölgesi Conventus’u Apameia
Conventus ismi Roma’nın ve Roma’ya bağlı kolonilerin dısında yasayan
Roma vatandaslarının kurduğu küçük birliklere verilen isimdir. Böyle
örgütlenmeler eyaletlerde yasayan Roma vatandasları için oldukça doğaldı.
Zaman zaman bir araya gelen gruplar kendi seçtikleri ve curator adını
verdikleri görevli ile temsil edilir ve kendilerini ilgilendiren problemleri
tartısırlardı. Curator gerektiğinde Roma ile ya da baska organizasyonlar ile
görüsmelerde bulunurdu. Conventus’un diğer bir anlamı daha vardır. Vali ya
da magistrat bir kenti, bir topluluğu ya kasabayı onurlandırmak için herhangi
bir sebeple geldiğinde kurulan mahkemelerdir. Yüksek rütbeden bir devlet
yetkilisi bir sehre geldiği zaman önceden belirlenmis bir topluluk tarafından
sevinç gösterileri ile karsılanırdı. Bu seremoni esnasında görevli de bir baska
sehre gitmeden önce gerekli görülen bazı kararlar alır yargılamanın basında
bulunurlardı ki bu onların görevlerinden birisiydi140. Küçük, kolonial kasaba
138 Ayrıca söylevinde sehirden Apameia değil de Celainae olarak bahsetmesi sehrin o dönemde dahi eski isminin
unutulmadığını da göstermektedir. Dio Chrysostom, Or. XXXV, 14.
139 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 430.
140 Matthew Bunson, A Dictionary of The Roman Empire, (Oxford University Pres, Oxford, 1991), s., 113;
Antony Marshall, “Governors on the Move”, Phoenix, S. 20, No: 3, 1966, s., 231.
34
ve sehirler için conventus merkezlerinden birisi olmak büyük bir saygınlık
demekti. Ayrıca, davalarını anlatmak için sehre gelecek olan birçok kisi
düsünüldüğünde de güzel bir gelir kapısıydı141.
Anadolu’daki conventuslar konusundaki en eski kaynak Roma’nın Geç
Cumhuriyet dönemine ait Romalı bir magistrat tarafından Miletos’a yazılan
bir mektuptur. Bu mektubun kopyası Milet’te bulunmustu142. Mektupta
Apameia’nin da içinde bulunduğu Phrygia bölgesi conventusları
bulunmamaktadır. Bunun nedeni Phrygia’nın M.Ö. 56-50 arasında Kilikia
bölgesini bağlı olması olabilir. Fakat yine de Cicero M.Ö. 51-50 yıllarına
bölgedeyken Apameia, Laodikeia, Synnada ve Philomelium’da mahkemeler
kurduğu bilinmektedir143. M.Ö. 49’da ise bölge Galatia Kralı Amyntas’a
verilmis ve kralın M.Ö. 25’teki ölümünden sonra Phrygia tekrar Asia
eyaletinin bir parçası olmustur144.
Plinius’da ise magistrat mektubunda isimleri geçen Esphesos,
Alabanda, Symrna, Pergamum, Sardis ve Adramytteum’a ilaveten, Apamea,
Kibyra, Synnada, Philomelium’u da Asia conventusları arasında
göstermektedir. Fakat Phrygia, Plinius’un bu mektubu yazdığı dönemde
Kilikia eyaletinin bir parçasıydı. Đkinci ilginç bir nokta ise Plinius’un
conventus listesinde Miletus, Tralles ve Mylasa’nın geçmemesidir145.
Plinius’a göre Augustus döneminde Apamea bir conventus bölgesidir.
M.Ö. 17’ye tarihlenen ve asıl yerinin Ephesos agorası olduğu düsünülen ve
Asia Eyaleti Gümrük Yazıtı olarak bilinen yazıtta Apameia’nın 12 conventus
bölgesinden birisi olarak geçtiğini görmekteyiz. Bu bölgeler: Ephesos,
141 Matthew Bunson, a.g.e., s., 113.
142 Peter Hermann, Inschriften von Milet, T eil, I, (Walter de Gruyter, Berlin, New York, 1997), s., 155, n.3.
143 Christian Habicht, “New Evidence on the Province Asia, JRS, Vol. 65, 1975, s., 79; T.R.S. Broughton, “On
Two Passages of Cicero Referrion to Local Taxes in Asia”, AJP, Vol. 57, 1936, 173; Münzer, “Conventus”, RE,
IV/1, s., 1179.
144 Andrew Burnett, Michel Amandry, Pere Pau, Ripolles, Roman Provincial Coinage, Volum 1, Part 1, From
the death fo Caesar to the death of Vitellius (44 BC- AD 69), (British Museum Press, London 1992), s., 366.
145 C. Habicht, a.g.m., s., 69.
35
Miletos, Hilikarnassos, Smyrna, Pergamon, Adramytion, Kyzikos, Sardis,
Kibyra, Apamea, Synnada, Philomelion’dur146. (L.XVI)
Ayrıca Didyma’da147 bulunan ve M.S. 40 yılına tarihlenen bir yazıtta:
Đmparator Caligula adına Miletos’ta yapılacak bir tapınağın neopaiai
listesinde 13 kisinin ismi geçmektedir. Bu kisilerin hepsi tüm eyaleti temsilen
bir yargılama bölgesinden gelmisler di. Bu listeye göre Caligula döneminde
de Apamea’nın conventus bölgesi olduğunu görüyoruz148.
Nereden bulunduğu bilinmeyen fakat esas yeri Ephesos agorası olan bir
yazıtta, (no:1) Asia conventusları ve bunlara bağlı bölgelerin ya da halkların
bir listesi verilmektedir. 70-120 arasına tarihlenen yazıtta Asia eyaletinin 5
conventusuna bağlı en az 66 etnik grubun ismi verilmektedir. Yazıt tam
olarak ele geçmediği için Apameia conventusuna bağlı tam olarak kaç etnik
grup olduğu bilinmese de 21’inin adı okunmaktadır149. (L.XVII)
Grekçe yazıtta conventus kelimesine karsılık olarak “dioikhseis”
kullanılmıstır150. Bu kelime idare, yönetim151 anlamına gelmektedir. Roma Geç
Cumhuriyet döneminde ise herhangi bir eyalette bulunan mahkemeleri belirten
bir terim olarak kullanılmıstır. Cicero dioikhseis kelimesin karsılığı olarak
Latincede çoğunlukla dioecesis’i kullanmıstır. Augustus ve devam eden
dönemde dioecesis kelimesi yerine conventus ya da uirisdictio kelimeleri
kullanılmaya baslanmıstır. Plinius’ta da conventus ve iurisdictio terimleri es
anlamlı olarak Asya conventuslarını belirtmek için kullanılmıstır152.
146Gaios Fournios, Gaios Seilanos upatoi proseqhkan aitines poleiteia[i kai atina eq]nh oitines d
hmoi esin exw dioikhsews Egesias kai exw diokhsews Meilhsias kai exw dioikhsews Alikarnassia
s kai exw dioikh[sews Smurn]aias kai exw dioikhseos Pergamhnhs kai exw dioikhsews Adramu tik
hs kai exw dioikhsews Ellhspontias kai exw dioikhsews Sardianhs [kai exw dioi]khsews Kiburat
ikhs kai exw dioikhsews Apamhnehs kai exw dioikhsew[s] Sunnadikhs kai exw dioikhsews Lukaoni
khs; Helmut Engelmann – Dieter Knibbe, a.g.m., s., 103.
147 Albert Rehm, Didyma, Zweiter Teil: Die Đnschriften von Albert Rehm, (Verlag Gebr. Mann,. Berlin,
1958), s., 132, n. 148.
148 C. Habicht, a.g.m., s., 70.
149 C. Habicht, a.g.m., s., 65.
150 Kornemann, “Dioecesis”, RE, V/1, 1995, s.,716.
151 Gustav Eduard Benseler, Griechisch-Deutsches Schul Wörterbuch, (Leipzig, 1896), s., 194.
152 Habicht, a.g.m., s., 67.
36
II ve özellikle III. Yüzyılda conventuslar ile ilgili bilgilerin oldukça
azalması sonucunda bu sehirlerin ayrıcalıklı pozisyonlarını kaybettikleri
anlamına geldiğini söylemek fazlasıyla aceleci bir açıklama olur. Teknik
olarak bir II. Yüzyıl proconsulünün, sayıları muhtemelen 14 olan conventus
bölgelerini düzenli olarak gezmek ve buralarda mahkememe kurmaktan
sorumludur153. Bu bölgeler: Pergamum, Apamea, Ephesus, Smyrna, Sardis,
Kyzicus, Miletus, Philadelphia, Phillomelium, Synnada, Kibyra, Alabanda,
Adtramyttium ve Halikarnassus’tur154.
1.11. Apameia Conventus’una Bağlı Yerler
Naturalis Historia’da Apameia Conventus’una bağlı olarak gösterilen
bölgeler ile yazıtta bulunan yer isimleri birbirleri ile örtüsmemektedir.
Naturalis Historia’da geçen yer isimleri ile örtüsen bölge isimlerinin Naturalis
Historia’da geçtiği sekliyle Latince isimleri de yazılmıstır.
apameia apo Keibwtou : Burada “Keibwtuo”  kelimesi ile bu sehrin
günümüzde Afyon, Dinar yakınlarındaki Apameia kenti olduğunu anlıyoruz.

Mhtropoleitai (Metropolitas)155: Hellenistik dönemde Apameia ve
Pentapolis arasındaki ovayı kontrolü altında tutan ve bugün Afyon’un Dinar
ilçesi’nde Çöl Ovası’nın kuzey kısmında Tatarlı yakınlarında bulunan156
Metropolis’in Helenistik bir koloni orijinli olması muhtemeldir157.
Sozopolis’in yaklasık olarak 19 km kuzeyinde Doğu-Batı yönünde Ephesos’a
giden yolun üzerinde bulunmaktadır158.
153 G. P. Burton, “Proconsuls, Assizes and the Admistration of Justice under the Empire”, JRS, Vol. 65, 1975, s.,
94; Marshall, Anthony J., a.g.m., 1966, s., 231.
154 G. P. Burton, “a.g.m., s., 94.
155 Plinius, NH, 5, 29; Naturalis Historia’da Apameia Conventus’una bağlı olarak gösterilen bölgeler ile yazıtta
bulunan yer isimleri birbirleri ile örtüsmemektedir. Naturalis Historia’da geçen yer isimleri ile örtüsen bölge
isimlerinin Naturalis Historia’da geçtiği sekliyle Latince isimleri de yazılmıstır.
156 T. Drew-Bear, a.g.m., 2001, s., 106; TIB VII, 339; MAMA, IV, s., ix; Habicht, a.g.m., s., 82; Cohen, a.g.e.,
313. Ramsay Metropolitanus Campus makalesinde bölgenin Çöl Ova’da bulunduğunu söyler. W.M. Ramsay,
“Metropolitanus Campus”, JHS, S. 04, 1883, s., 67; BA, 62,E5.
157 Cohen, a.g.e., s., 295.
158 TIB VII, 339.
37
Strabon’a göre Metropolis Ephesos’tan doğuya doğru giden dönemin
antik ana yolunun üzerinde159 Apameia ve Laodikeia’ya komsu kasabalar
arasında sayar 160. Bilindiği gibi birisi Đonia’da ve diğer ikisi Phrygia
bölgesinde olmak üzere üç farklı Metropolis vardır. Ramsay bunlardan
Phrygia’da bulunan ikinci Metropolis’i Kuzey Metropolis’i olarak adlandır.
Üç kentinde para lejantları farklıdır, Metropolis para lejantlarında ön yüzde
SEBASTOS arka yüzde ise IOULIOS DHMHTRIOS MHTPOПOΛΕITΝ
olarak geçer161. Sikkelerinden bazılarında Synnada’nın kurucusu olduğu
söylenen Athenalı kahraman Theseus’un oğlu efsanevi Akamas’ı darp
etmislerdir162.
euforbeis (Euphorbenos): Plinius’un163 Apameia Conventus’u içinde
gösterdiği bölgenin bugün için tam yeri bilinmemekte. Ancak Apameia ve
Synnada arasında bulunan kentin164 günümüzdeki yerinin tam olarak Çöl
Ovası’nın doğu ucu, Metropolis’in 3 km kuzeyinde bulunan Kınık olduğu
düsünülmektedir165.
Dionusopoleitai, (Dionysopolitas)166:  Hikayeye göre Attalos ve
Eumenes’in bölgede Dionysos’un ağaçtan bir heykelini bulmaları üzerine
Dionysopolis sehrini kurarlar. Bu kisiler muhtemelen II. Eumenes ve kardesi
II. Attalos’tur167. Anadolu’da Roma egemenliği zamanında Apameia’nın kazai
mıntıkasında bulunmaktadır168. Dionysopolis’in günümüzdeki yeri ise hala
tartısmalıdır. Sehir Çal Ova’nın kuzeyinde169 ya da Çal Ova ile Çal Dağ
arasında bir bölgede bulunmaktadır170. Sehrin sikkeleri M.Ö. II. yy’dan MS.
159 Strabon, XIV, 2, 29; Cohen , a.g.e., s.,, 313.
160 Strabon, XII, 7, 14.
161 Barclay Vincent Head, Historia Numorum, A Manuel of Greek Numismatics, Oxford, 1887, s., 566;
Ramsay, a.g.m., 1883, s., 53; Michael Grant, “Phrygian Metropolis in the Early Principate”, Numismatic
Chronicle, sixth series, S. IX, 1949, s., 157.
162 T. Drew-Bear, a.g.m., 2001, s., 106.
163 Plinius, NH, 5,29.
164 Habicht, a.g.m., s., 82.
165 TIB, s., 252.
166 Plinius, NH, 5,29.
167 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 126; Cohen, a.g.e., s.,5, 294.
168 TIB VII,s., 234; BA, 62,B5.
169 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 127; Cohen, a.g.e., s., 294.
170 Cohen, a.g.e., s., 294; TIB, VII, s., 234; Sehrin Sazak ve Ortaköy yakınlarında bulunduğuna dair görüslerde
bulunmaktadır. MAMA IV, s., xiv; Ruge, a.g.m., s., 824.
38
III. yy’a kadar uzanmaktadır. Sikkelerin üzerinde genellikle Attalit ailesi için
oldukça önemli olan tanrı Dionysos darpedilmistir. Sık görülen diğer bir sekil
ise nehir tanrısı Maeandros’tur171.
kainai kwmai: Yeri bilinmemektedir. Fakat Eumenia ve Apameia
arasında olması mümkündür172.
Urgaleitikou pediou : Etnik grup ismi burada diğerlerinden farklı
olarak genitiv halde verilmistir. Plinius’ta verilen Latince “Hyrgaleticos
campos”173 ismi ile birbirine uymaktadır. Çal Dağ’ın güneydoğu eteğinde
Bekirli yakınlarında Quintus Plautius Venustus adına dikilmis bir yazıtta174
Urgalewn ismi geçmektedir. Tam olarak yeri bilinmese de Eumenia art
alanının asağısında Maeandros yakınlarında olması muhtemeldir175.
Eukarpeis: Starbon Phrygia bölgesinin en büyük sehirleri olarak
Laodikeai ve Apameia’yı söyledikten sonra bunlara komsu olarak
Aphrodisias, Kolossai, Themisonion, Sanaos, Metropolis ve Apollonias’ı
sayar. Eukarpeia’yı ise Peltai, Tabai ve Lysias ile birlikte bu kentlerin daha
uzağında bulunan kentler olarak gösterir176. Phrygia Pentapolis sehirlerinden
birisidir177. M.S. II yy’a tarihlenen iki yazıtta bölgede askeri bir koloninin
bulunduğu anlasılmaktadır178. Günümüzde Emirhisar’da bulunmaktadır179.
Nümizmatik belgleri ise Augustus dönemi ile birlikte baslamaktadır. Bu
dönemdeki sikkeleri üzerinde EUKARPEWN / EUKARPITIKOU lejantları
görülmektedir. Ön yüzlerinde Demos bası, Boule, Hermes ya da imparatort
büstlerinin kullanıldığı sikkelerin arka yüzlerinde ise aslan ile birlikte
Kybele, sadağından ok alırken Artemis kullanılmıstır180.
171 BMC, Phr., s., 182, 183; Đmhoof-Blumer, a.g.e., s., 219; B. V. Head, a.g.e., s., 562.
172 Habicht, a.g.m., s. 82.
173 Plinius, NH, 5,113.
174o dhmos o Ieropoleitwn / kai o dhmos o Dionusopoleitwn / kai o dhmos o Blaundewn / kai to koino
n tou Urgalewn / pediou eteimhsan / kointon Plaution Ouenouston. MAMA  IV, no: 315.
175 Ramsay, a.g.e., 2003, s. 127.
176 Strabon, XII, 7, 14.
177 Diğerleri Hierapolis, Otrous, Stektorion, Brouzos. Ramsay, a.g.e., 2003, s., 679.
178 W.M. Calder, “A Hellenistic Survival at Eucarpia”, AS, S.6, 1956, s. 49.
179 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 690; T. Drew-Bear, a.g.m., 2001, s. 99; W. Ruge, a.g.m., s., 827; BA, 62,D5.
180 B.V. Head, a.g.e., s., 563; Friedrich Imhoof Blumer, Kleinasiatische Münzen: 2 Baende in einem Band,
(Georg Olms Verlag, 1992), s. 227.
39
Ammwniatai : Yeri bilinmemektedir181.
Antwniopoleitai nun de Tripoleitai : Augustus döneminde Sardes
Conventus’una bağlı Lydia182 bölgesi içinde bulunan kent daha sonra
Flaviuslar döneminde Apameia’ya bağlanmıstır183. Birkaç kez isim değistiren
kentin en eski ismi muhtemelen Apollonia’dır184. Marcus Antonius
Anadolu’dan geçerken onun onuruna sehir ismini Antoniupolis olarak
değistirir185. Onun, Augustus karsısındaki yenilgisinin ardından ise Tripolis
ismini alır. Augustus döneminde Tripolis olarak geçer186. Yeri tam olarak belli
olmayan sehrin Hierapolis’in yaklasık 20 km. kuzeybatısında olduğu
düsünülmektedir187. Augustus döneminde bir atlı (Amazon?) ve Maeandros
sembolü ile APOLLWNIATW lejantlı sikkeler darpetmistir188.
pelthnoi (Peltenos)189: Günümüzdeki yeri bilinmeyen kent muhtemelen
Eumenia’nın güneybatısında yer almaktadır190. Ksenophon’da Kyros’un
Kelainai’dan Peltai’ye (M.Ö.401) iki günlük yürüyüste vardığı ve kentin
kalabalık bir kent olduğu yazılıdır191. Büyük olasılıkla Hellenistik dönemde
Peltai’de Seleukhoslar tarafından Makedon askerlerden olusan askeri bir
koloni yerlestirilmistir192. M.S. II ve III. Yy’da sehir bastırdığı sikkelerde
Helios ve Pallas, Herakles ve aslan, avcı Artemis, Nemesis, çıplak, her iki
eliyle de kendi uzun saçlarından bir parça tutan Aphrodite’in yanında
181 Habicht, a.g.m., s.83.
182 Plinius NH, 5,29; Sehir Doğu Roma döneminde de Lydia’ya bağlıdır. W.M.Ramsay, “Antiquities of Southern
Phrygia and the Border Lands (I), AJA, S. III, No 3 /4, 1887, s., 356.
183 Habicht, a.g.m., s., 83
184 Đmhoof-Blumer, a.g.e., s., 188.
185 Habicht, a.g.m., s.,84.
186 Habicht a.g.m., s. 83.  dhmarci -]  / [khs ex]ous[ias to-] /
 [upat]on to b h [bou-] / [lh k]ai o dhmo[s o] / [Trip]oleitw[n] II. yy. MAMA, IV, no:54;
agaqh tuch / eikwn Ermolaoio / ton hexhse / paros men / Maionih Tri / polis Rwmhs / d enikqqe / to b
oulh / ei de qeleis / genehn kai e / phrata erga/ puqesqai / martures en/ naetai poli / os kai dw / mat
a kleina. III. yy. MAMA, IV, no: 55.
187 Cohen, a.g.e., s., 199; BA, 65,A1.
188 Đmhoof-Blumer, a.g.e., s., 188.
189 Plinius, NH, 5, 29.
190 Cohen, a.g.e., s., 318.
191 Ksenophon, Anab., I. 2, 10.
192 PELTHNWN MAKEDONWN Lejantlı paralar bölgedeki Makedon yerlesimcilerin bulunduğuna bir kanıt
olarak gösterilebilir. Cohen, a.g.e., s., 318.
40
PELTHNWN MAKDONWN lejantı bulunmaktadır. Bunun yanında BOULHC /
BOULHC PELTHNWN lejantı ile birlikte Boule basının bulunduğu sikkeleri
de vardır193.
Tiprizhnoi : Yerlesimin günümüzdeki yeri bilinmemekte194.
Assaiorhnoi : Yerlesimin günümüzdeki yeri bilinmemekte195.
Eumentai196 : Kent II Attalos tarafından kurulmus ve kardesi II.
Eumenes’i onurlandırmak için Eumeneia ismini almıstır197. Günümüzde Çivril-
Dinar karayolu üzerinde Isıklı kasabasında bulunmaktadır198. Stratejik açıdan
önemli bir konumda bulunan sehre Hellenistik dönemde askeri amaçlı
yerlesimciler getirilmis199 hatta M.S. IV yy’da dahi bir ordugah sehri olarak
kalmıstır200. Hadrian döneminden Gallianus’a kadar sehir bastığı sikkelerinde
EUMENEWN / EUMENEWN ACAIWN lejandını kullanmıstır. M.Ö. II ve I.
Yy’a tarihlenen sikkelerinin ön yüzünde genç Dionysos, Zeus bası, arka
yüzlerinde ise EUMENEWN lejantı bulunmaktadır. Augustus’tan Gallienus’a
kadar ise EUMENEWN / EUMENEWN ACAIWN lejantı ile ön yüzde Eumenes
ya da imparator bası arka yüzde ise Nehir tanrısı, Apollon, Dionysos ve
Adriane (?) ya da keçi ya da panter tarafından çekilen bir arabada arkasında
çift fülüt çalan Eros bulunan, lir çalan Apollon, boğa kurban eden Nike, at
üstünde Amazon, bulunmaktadır201.
Siblianoi (Silbianos) : Plinius’un Apameia Conventus’una bağlı
bölgeler arasında saydığı yerlesmenin202 günümüzdeki yeri hala
193 B.V.Head, a.g.e., s., 567.
194 Habicht, a.g.m., s., 83.
195 Habicht, a.g.m., s., 83.
196 Plinius, NH, 5.29.
197 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 353; Cohen, a.g.e., s. 301.
198 Ramsay, a.g.e., 2003, s. 354; Habicht, a.g.m., s.85; Cohen, a.g.e., s. 302, MAMA, IV, s., xvi, TIB, VII, 251;
BA, 62,C5.
199 Cohen, a.g.e., s. 302.
200 Robert K. Sherk, “The Inermes Provinciae of Asia Minor”, AJP, S. 76, no: 4, 1995, s. 405.
201 B.V. Head, a.g.e., s., 563.
202 Plinus, NH, 5.29.
41
belirlenememistir. Apameia ile Eumenia arasında olması muhtemeldir203.
Bastırdığı siklerin ön yüzlerinde Demos bası, sehir tanrıçası CEIBLIA, ya da
imparatro büstü görülürken arka yüzünde ise ayakta ya da aslan ile mücaedele
ederken Herakles, ayakta Hermos, Zeus Aetophoros, Men büstü
görülmektedir. M. Aurelius’tan Gordian’a kadar bastırdığı sikkelerinde
CEIBLIANWN lejantını kullanmıstır204.
Akmoneis: Günümüzdeki yeri tam olarak bilinmese de Usak ilinde Ahat
ve Susuz Köy205 civarında bulunmaktadır. Plinius’ta Apameia’ya bağlı
bölgeler arasında geçmektedir206. Bastırdığı sikkelerde genellikle
AKMONEWN lejantını kullansa da bazen NEWKORWN nadir olarak da
AKMONWN / AKMONEIS lejantına da rastlanmaktadır. Sikkelerinde: ayakta,
elinde bir para kesesi ve caduceus tutar vaziyette Hermes, avcı Artemis,
oturan Zeus, nehir tanrısı (Maeandros?), oturan Kybele, Asklepios ve
Hygieia, arkasında iki dev bulunan oturan Zeus, Artemis Ephesia
görülmektedir207.
flemeis oi nun legomenoi Sebasthnoi : Usak ilinin Sivaslı ilçesinin
2km. kadar güneybatısında bulunmaktadır208.
moxonaoi : Günümüzdeki yeri tam olarak bilinmese de Banaz Ova ile
Sincanlı Ova arasında bulunduğu düsünülmektedir209.
Ierapoleitai : Aynı ismi tasıyan ve günümüzde Pamukkale’de bulunan
Hierapolis ile karıstırılmaması gerekir. Phrygia Pentapolis’inden birisidir210.
Sehir günümüzde Koçhisar (Afyon/Sandıklı) yakınlarındadır211. Rome
Đmparatroluk döneminde IEPAPOLEITWN lejantı ile sikke bastırmıstır.
203 Habicht, a.g.m., s., 85.
204 B.V. Head, a.g.e., s., 568.
205 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 562; MAMA, VI, s., xvii; BA, 62,C4
206 Plinius, 5, 106.
207 B.V. Head, a.g.e., s., 556; Đmhoof-Blumer, a.g.e., s., 192vd.
208 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 581vd.
209 Ramsay, a.g.e., 2003, s. 632; Habicht, a.g.m., s., 85.
210 T. Drew Bear, “Hierapolis”, DNP V, 1996, s., 533; Habicht, a.g.m., s., 85.
211 W. Ruge, “Hieropolis”, RE, 1588; BA, 62,D5.
42
Bunun bazen NEWKORWN lejantı takip eder. Nadiren ise
IEROPOLEITWN lejantına da rastlanmaktadır. Sikkelerinin ön yüzünde
gerousia, demos bası, Helios, Apollo, Dionysos, Asklepios ya da imparator
büstleri görülmektedir. Arka yüzde ise, nehir tanrısı, Zeus Bozios, Zeys
Troios, Hades-Serapis Kerberos ile birlikte, Nemesis, ayakta Men,
Persephone, at üstünde Amazon, görülmektedir. Ayrıca Aphrodisias,
Keretapa, Kibyra, Ephesos, Laodikeia, Sardes, Smyrna ve Synnada ile de
ittifak sikkeleri bastırmıstır212.
Lusiadeis : (Lysias) Kentin M.Ö. III ve II. yy’larda hüküm sürmüs
olan küçük bir hanedanlık ailesi tarafından kurulduğu düsünülmektedir.
Sehrin günümüzdeki yeri bilinmese de Synnada ve Pentapolis arasında bir
bölgede bulunmaktadır213. Commodus ve Gordian döneminde LUCIADEWN
lejantı ile sikke bastırmıstır. Bu sikkelerin ön yüzlerinde, boule, demos ya da
imparator basları, arka yüzlerinde ise Dionysos, Hekate, Kybele
bulunmaktadır214.
otrohnoi : Phrygia Pentapolis’inden birisidir. Tam olarak yeri
bilinmemektedir. Pentapolis sehirlerinden biri olması en azından yerinin
Sandıklı Ovası içinde olduğunu gösterir215. Ramsay’a göre sehir Çor Hisar
mevkiinde bulunmaktadır216. T. Drew-Bear ise kentin Kufi Boğazı’nın girisine
yakın bir konumda bulunan Yanıkören köyü yakınlarında bulunduğunu
savunur217. Roma imparatroluk döneminde sikke basan kent
OTROHNWN lejantını kullanmıstır. Sikkelerinde Anchises’i tasıyan Aeneas,
Artemis, oturan Kybele, Zeus, Asklepios, Telephoros görülmektedir.
212 B.V. Head, a.g.e., s., 565; Đmhoof-Blumer, a.g.e., s., 244.
213 Cohen, a.g.e., s., 311, Habicht, a.g.m., s., 86.
214 B.V. Head, a.g.e., s., 567.
215 Cohen, a.g.e., s., 315.
216 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 687. Çor Hisar dısında bölgenin yakınlarında antik yerlesim görmüs baska bir
yerlesmenin bulunmaması ve Çor Hisar’da bulduğu bir yazıttan yola çıkarak (no: 638:
Alexandron Makedona oikisthn ths polews) buranın antik Otrous kenti olduğuna karar verir. Ramsay,
a.g.e., 2003, s., 702.
217 T. Drew-Bear, “Frigya Pentapolisinde Bir Bizans Kentinin Lokalizasyonu: Otrous”, Uluslar arası Sevgi
Gönül Bizans Arastırmaları Sempozyumu 2008, URL: sgsymposium.org
43
[Stek]torhnoi : Pyhrygia Pentapolis sehirlerinden birisidir218. M.S. III.
yy’a tarihlenen sikkelerinde bir kadırgaya binerken arkasına bakan bir erkek
figürü darpedilmistir. Bu muhtemelen sehrin kahramanı Mygdon’dur219. Sağ
elinde silahı diğer elinde de kalkanı bulunmaktadır220. Günümüzde Mentes
köyünün kuzeydoğusunda221 Kocahöyük denen tepede bulunmaktadır222.
1.12. Doğu Roma Döneminde Apameia
Dioclatian döneminde223 Asya eyaleti Verona Listesi’ne224 göre yedi
parçaya ayrılmıstır. Bunlar: Phrygia Prima (daha sonra Pacatiana adını
alacaktır) Phrygia Secunda (daha sonra Salutaris adını alacak), Asia, Lydia,
Karia, Insulae ve Hellespontus’tur225. (L.XV) Bu ayrım sonrası Apameia
Phrygia Pacatiana içinde kalmıs olabilir. Bunun hakkında kesin kanıt yoktur.
Hierocles Apameia’yı Pisidia içinde ansa da bu düzenlemenin tarihsel olarak
Dioclatian’a kadar gitmesi mümkün görünmemektedir. 371-372’de Pisidia’nın
oldukça büyük bir kısmı Lycaonia eyaletine dahil edilmisti. Apameia’da
olasılıkla önce Phrygia Prima’nın bir parçası iken daha sonra Psidia eyaletine
bağlandı226. Bu yer değistirme büyük ihtimalle Đmparator Valens (364-374)
218 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 679; Cohen, a.g.e., s., 315
219Troya kralı Priamos’un Amazonlara karsı Sangarios kıyısında verdiği savasta Otreus ile onun yanında yer alan
ve bir Phryg alt grubu olan Mygdones’lerin efsanevi lideridir. Peter Carrington, “The Heroic Age of Phrygia in
ancient Literature and Art”, AS, S. 27, 1977, s., 118.
220 Đmhoof-Blumer, a.g.e., s., 290.
221 Cohen, a.g.e., s., 321.
222 T.Drew-Bear, a.g.m., 2001, s.,108.
223 III. Yy’ın yarattığı krizler döneminde Dioklatianus bütün devlet idaresinin temelden reorganizasyonunu
gerçeklestirdi. Yaptığı reformlar Constantinus tarafından gelistirilip tamamlandı. Böylece Bizans sisteminin çıkıs
noktası olan yeni bir idare tarzı meydana getirildi. Dioklatians sarsılmıs olan imparator otoritesinin
kuvvetlendirilmesi ve imparatorluk kudretini yükseltmek için çaba gösterdi. Sadece senatonun ve mazideki
cumhuriyet devrinde kurulmus diğer faktörlerin nüfuzunu kısıtlamaya değil, aynı sekilde tek tek idare
makamlarının yetkilerini tam olarak saptayarak böylece büyük güç ve nüfuz birikimlerini, nerede olursa olsun
önlemeye çalıstı. Sivil ve askeri, merkezi ve eyalet idarelerinin yetkileri büyük bir ihtimamla birbirine karsı
sınırlandırıldı. Bunun yanında devletin devasa büyüklüğü göz önüne alınarak imparator kontrolünün etkinliğini
mümkün olduğu kadar büyük ölçüde gerçeklestirebilmek üzere devlet arazisinin ve devlet hakimiyetinin
bölünmesi yoluna gidildi. Onunla beraber bütün eyaletlerin idaresi sadece imparatorun emrine girdi.
Đmparatroluklar eyaletlere ayrıldı ve vergiye tabi tutuldu. Diokletianus döneminde 100, V. Yy’da ise eyalet sayısı
120’yı buldu. Ayrıca askeri ve sivil iktidarı birbirinden ayırmak için çaba gösterdi. Bu çabası Constantin
döneminde basarıya ulastı. Georg Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, Çev: Fikret Isıltan, (TTK, 1999), 30 vd.
224 Dioclatian dönemine ait olduğu genel olarak kabul gören ve imparatorluğun Dioclation döneminde nasıl bir
idari örgütlenme değisikliğine uğradığını gösteren Verona Listesi ya da Laterculus Veronensis adıyla tanınan
belge. J.B. Burry, “The Provincial List of Verona”, JRS, S. 13, 1923, s., 128; A.H.M. Jones, “The Date and
Valute of the Verona List”, JRS, S. 44, 1954, 21.
225 Anderson, a.g.m., 1932, s., 31.
226 Anderson, a.g.m., 1932, s., 31.
44
döneminde olmustur. Büyük sehirlerin hem coğrafi olarak hem de yönetimsel
olarak küçük parçalara ayrılması bir Bizans politikasıydı227.
Apameia’nın da büyük ve gelismis bir sehir olması ve Aurokra gibi bazı
kasabalarının gelirlerinden bağımsız olarak yararlanma isteği Apameia’nın da
bölünmesine neden olmustur. Apameia’dan ayrılan Aurokra Valentina sehrine
dahil edildi, kalan kısmı ise Psidia bölgesine dahil edildi. Bizans döneminde
sehrin tarihi hakkında bilgi edinmek oldukça zordur. Küçülen sehir
muhtemelen üçüncü ya da dördüncü seviyeden bir sehre dönüsmüs ve önemi
iyice düsmüstür. Bunun bir baska kanıtı da Constantinopolis’ten gelen
neredeyse hiçbir önemli yol bağlantısı üzerinde bulunmamasıdır. Sadece Ege
sahillerine giden yolların iç taraflara doğru uzantıları içinde Apameia
artalanında birlestiklerini görüyoruz. Roma döneminden kalan ve
Constantinopolis’i güneye bağlayan bes ana yol bağlantısının Bizans
döneminde de yoğun bir sekilde kullanılan üçü Apameia’ya uğramamaktadır.
Ancak sehre yakın olan Aurokra bölgesinden geçmektedirler. Apameia’nın
Aurokra’ya çok uzak olmaması bu hareketliliğin çok da dısında kalmadığı
düsüncesini uyandırabilir, fakat yine de Bizans dönemi sartları göz önünde
bulundurulduğunda bu pek de mümkün görünmemektedir. Özellikle sehirsel
girisim ve inisiyatifin devlet tarafından destek görmediği bir dönemde ana
yollara yakın olmasına rağmen Apameia’nın bundan fazlasıyla yararlandığını
söyleyemeyiz228.
Bunun yanında Apameia, Bizans yönetim sistemi içinde gerekli görülen
askeri bir karaktere de sahip değildi. Bizans döneminde daha çok doğal bir
koruması olan ve tahkim edilmis olan yerlerin Themata229 sistemi altında
yönetim merkezleri haline getirilmeleri ile Apameia gibi birçok sehir önemini
yitirmistir. Bunun yerine Siblia ya da Soublaion gibi askeri merkezler ön
227 Ostrogorsky, a.g.e., 1999,s., 31.
228 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 431.
229 qema Thema, kolordu anlamına gelen bu kelime daha sonradan yeni askeri bölgelere ad olarak kullanılmıstır.
Bu kurum Anadolu’daki bölgelere “thema”ların iskan edilmesi ile meydana gelmistir. Đskan edildikleri
bölgelerde hem askeri hem de idari yetkileri bulunmaktadır. Daha sonradan askerlere hizmetleri karsılığında
oğullarına aktarabilecekleri topraklarda vermek suretiyle toprağa bağlı bir askeri sınıf olusturulmustur.
Böylelikle devlet her zaman yeterli sayıda bulunamayan yabancı asıllı ücretli askerlerin çok pahalıya mal olan
hizmetlerinden de büyük oranda kurtulmus ve devlet hazinesini de rahatlatmıs oldu. Ostrogorsky, a.g.e., 1999, s.,
90.
45
plana çıkmıslardır. Daha sonraki yüzyıllarda da Lykos vadisi ve daha içte
bulunan bölgelere yapılan askeri operasyonlarda da Apameia’dan
bahsedilmemektedir. Bunun yerine askeri merkezler oldukları belli olan tüm
askeri bölgenin adı Khoma ve tahkim edilmis merkezi Siblia230 isimleri
geçmektedir231.
VI. yy’a tarihlenen bir papirüs üzerinde belirtilen rotada sehir
APAMEA TES KIBITO[Y] olarak belirtilmektedir. Panopolis’te bulunan
yazıtın tümü bulunamadığı için tam olarak ne amaçla hazırlandığı bilinmese
de, V. Yy’a tarihlenmektedir. Sehir küçülse de yolculuk yapanlar için bir
konaklama merkezi olma konumunu kaybetmediğini söyleyebiliriz232.
Yine Apameia 787 ve 879’da piskoposluk merkezlerinden birisi gibi
görünmektedir. Çünkü sehrin piskoposu Nikaia ve Konstantinopolis
konsullerine katılmıstır233.
1.13. Apameia depremleri
Apameia çok fazla depreme maruz kalmıstır. Bu yüzden bölgede
Poseidon tapınımı yaygındır. III. Aleksandros döneminde bir seri depremin
olduğu kaydedilmistir. Diğer büyük deprem ise VI. Mithridates Eupator
dönemindedir234. Bu depremin yol açtığı yıkım Damascuslu Nicolas tarafından
anlatılmıstır. Onun anlattığını göre oldukça yıkıcı olan deprem sonrasında
bölgedeki göller form değistirmis, yeni akarsular ve kaynaklar meydana
gelmis ve eskileri kaybolmustur. Bölgede nehirler kabarmıs ve su baskınına
neden olmustur. Toprak deniz kabukluları ile kaplanmıstır. M.S. 53’de ise
230 Plinius, NH, 5, 106; Apameia ve Eumenia arasında bulunan tam yeri belli olmayan fakat Apemai
Conventus’una bağlı olduğu bilinen kent. Augustus ve Caracalla zamanında para basmıstır. Habicht, a.g.m., s.,
85.
231 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 446.
232 Noordegraaf, 1938, 275.
233 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 446.
234 “Lydia ve Mysialılar tarafından iskan edilen Phrygia “Kaktakekaumene”, bu sekilde adlandırılısını asağıdaki
bazı nedenlerden alır: yakınındaki Philadelphia kentinin duvarları dahi güvenlikte değildir. Hatta sarsıntıdan her
gün çatlar. Burada yasayanlar, arazinin yarattığı huzursuzluğa karsı daima dikkatidirler ve bütün yapılarını ona
göre planlarlar. Bu durumdaki diğer kentler arasında Apameia, kral Mithradates’in seferinden önce depremlerle
sarsılmıs, o da bu ülkeye gelip de kentin harap olduğunu görünce tekrar imar edilmesi için yüz talent vermistir.
Aynı sekilde Aleksandros zamanında da olduğu söylenir.” Strabon, XII, 7, 18.
46
bölgede oldukça yıkıcı bir deprem olmus o dönemde tahtta bulunan Cladius
tarafından bölge 5 yıl boyunca vergiden muaf tutulmustur235.
1.14. Apameia Kelainai Nehirleri
Sehrin topografik tarihini anlamak için vadideki bes ana nehrin
konumunu incelemememiz gerekir. Fakat bu konuda da tam bir fikir birliği
bulunmamaktadır. Bu yüzden biz ilk önce nehirler ve onlarla alakalı
mitolojik, edebi, tarihsel kayıtlarla baslayacağız. Açık ve gerçekçi Apameia
tanımlamaları ile bu konuda bizim için en iyi kaynak Strabon olacaktır.
Ondan sonra ikinci önemli kaynak olarak Ksenophon gelmektedir. Plinius bu
konuda üçünü sırayı alır. Her ne kadar gözüyle görmese de muhtemelen yazarı
bir Grek olan oldukça iyi bir kaynaktan yararlandığı Plinius’ta bu konuda
oldukça iyi bir kaynak olusturur. Tüm bunların yanında da birçok antik
kaynakta konuyla ilgili bilgilere ulasılır. Tüm bunlar bir araya getirildiğinde
ilerisi için bazı teoriler olusturulabilir236.
Strabon’a göre Marsyas, sehrin içinden çıkan ve içinden geçen ardından
da sehrin dıs yerlesimlerine doğru akan orada da Maender ile birlesen siddetli
ve hızla akan bir nehirdir. Maender nehri ise Marsyas ile birlesmeden önce
oldukça sakin bir sekilde akan Orgas nehri ile birlesir. Gordion zamanında
basılmıs bir Apameia parasında ПA. BAKKIOY. ПANH. AПAMEIN yazısı
buna temel bir kanıttır. Bu para üzerinde Apameia’nın tanrıçasını gösterir. Bu
tanrıça Ephesos Artemis’ine büyük benzerlik gösterir. Tek fark ise basını
kaplayan küçük bir tetrastilos tapınaktır. Çevresinde ise dört nehir tanrıçası
isimleri ise bir bulunmaktadırlar. Bunlar: MAI, MAP, ΘΕΡ ve OP’dur. Bu
para birbirlerine yakın bir sekilde sehre akan dört nehri göstermektedirler.
Bunlar Maiandros, Marsyas, Terma ve Orgas’dır237.
235 W. Hamilton, Researches in Asia Minor, Pontus and Armenia with Some Account of Their Antiquities
and Geology, C.I, (John Murray, London, 1842), s., 500; J.A. Cramer, Geographical and Historical Description
of Asia Minor, Oxford Press, 1832, s., 50.
236 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 399.
237 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 399.
47
1.14.1. Marsyas (Katarrhaktes/ Suçıkan [Dinar]):
Marsyas antik kaynaklar tarafından genis ölçüde tanımlanmıs
ırmaklardan birisidir. Hızlı ve çoskun akan bir sudur238. Herodotos’da oldukça
genis olduğu yazılıdır239. Ksenophon’da ise Marsyas ırmağı 25 ayak
uzunluğunda sehrin içinden geçen bir ırmak olduğundan bahseder240.
Herodotos’ta ise çok açık olmamakla birlikte Kelainai agorasındaki
akropolis’in altından gelen bir mağara olabilir241. Apameia’nın dısında ise
Maeandros nehrine karısır242. Yeryüzüne çıktığı yerde ise siddeti ile bazı tas
parçalarını da beraberinde getirir. Tüm bu anlatılanlar Dinarsuyu’nun çıktığı
yer olan Suyunbası’nın karakteristik özellikleridir. Ve bu özellikler gösteren
Apameia yanında bulunan baska da bir akarsu bulunmamaktadır. Bu
akarsuyun yer altından akıs siddeti yüzünden taslar getirdiğini söylenemese
de akarsuyu izleyen herkes onun Apameia’daki diğer akarsulara göre çok daha
aktığını fark edecektir243.
Bugün Suyun Bası ise büyük kaya parçaları ile kapalıdır. Bu kayalar
yukarıdan asağıyı düsmüs gibi görünmektedirler. Nehir ise asağıya doğru
güçlü ve hızlı bir sekilde akmaktadır. Yaklasık olarak bir 1.3 km’lik bir
mesafe sonunda da Maeandros’a karısmaktadır. Dinar suyu Apameia’nın
ortasından akan tek nehirdir. Bu yüzden Dinar suyu, diğerleri Apameia’nın
ortasından akmadıkları için, Marsyas olmalıdır. Örneğin Pausanias Marsyas’ın
sehrin içinden aktığını söyler. Ve onun zamanında sadece bir nehir bu tanıma
uymaktadır. Ayrıca herhangi bir gözlemci bu bölgeyi Küçük Asya’nın antik
inançları açısından da değerlendirdiğinde antik dönemde bu akarsuyu
diğerlerine nazaran özel bir tapınım için seçmesi daha olasıdır. Ibriz’deki
238 Apameia Marsyas nehrinin kaynakları yanında kurulmustur. Nehir kentin ortasından akar ve kaynakları
kentin içindedir. Asapuya doğru kentin civarında dolastıktan sonra siddetli ve aceleci bir akımla MaiandrosQa
karısır. Strabon, XII, 7, 15.
239 Herodotos, V. 118-119.
240 “Marsyas ırmağı da sehrin içinden geçer e Maeandros’a dökülür.” Ksenophon, Anab., I, 2, 7-9.
241 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 399.
242 Herodotos, V, 118: Strabon, XII, 7,15: Apameia Ksenophon, I, 2, 7-9: “Marsyas ırmağı da sehrin içinden
geçer ve Maiandros’a dökülür. Apollon’un Marsyas ile müzik yarısması yaptığı yer de burasıdır. Kazandıktan
sonra da Marsyas’ın derisini yüzerek ırmağın pınarındaki mağaraya germis oldğu söylenir”
243 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 400.
48
kutsal nehir ile aralarında bir analoji kurulabilir. Ayrıca Apameia’daki hiçbir
akarsu bir mağaradan doğuyor gibi görünmemektedir.
1.14.2. Therma (Ilıca)
Hala sıcak su anlamına gelen Ilıca olarak adlandırılmaktadır. Nehrin
suyu her zaman ılık olmasından dolayı bu isimle anılmıstır. Bugünkü
yerlesmenin kuzey tarafında yola yakın bir yerde bulunmaktadı244. Therma
Apameia paraları üzerinde ΘΕΡ yazısı ile belirtilmistir.
1.14.3. Orgas (Norgas Çayı)
Bu konuda bir görgü tanığı olarak Strabon Orgas’ı sakin ve sessiz ve
düzlükte akan olarak tanımlar. Bölgede bulunan, günümüzdeki ismi Norgas
olan köyün de eski ismini açıkça tasıdığı ortadadır245. Orgas muhtemelen antik
dönemde günümüze göre oldukça genisti. Apameia vadisi ise günümüze göre
oldukça ağaçlık yerlerdi. Ormanların yok olması ile Orgası besleyen kollarda
azalmıs olmalılar. Eski gezginlerin hiç birisi ne yazık ki bu akarsudan açıkça
bahsetmemislerdir246.
1.14.4. Maeandros (Büyük Menderes)
Afyon’un Dinar ilçesi yakınlarında bulunan Suçıkan yakınlarından
doğar. Isıklı ve Küfi çaylarını birlestiren Isıklı Barajı’ndan çıkar ve Çivril,
Çal ve Baklan ovalarını geçer ve kuzeye doğru kıvrılır. Ege Denizi’ne
dökülen nehir bugünde Türkiye tarımı açısından büyük öneme sahiptir.
Türkiye’nin toplam havza alanının %3,5 olusturur. Ksenophon Kyros’un
Apameia’daki sarayının ortasından Maeandros nehrinin aktınığı ve kaynağının
da bu sarayın arazisi olduğunu söyler247. Strabon ise nehrin kaynağının
244 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 402.
245 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 405.
246 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 405.
247 üç günlük yürüyüsle yirmi parasang yol alarak Kelainai’ye vardı. Burası Phrygia’nın meskun, büyük ve
zengin bir sehriydi. Burada Kyros’un bir sarayı ve içinde yabani haycanlar dolu olan büyük bir parkı vardı.
Parkın ortasından Maeandros ırmağı akar. Bu ırmak sarayın arazisinden kaynar ve Kalinai sehrinden geçer”,
Ksenophon, Anab., I, 2, 7-8.
49
Kelainai kentinde aynı ismi tası8.yan tepede olduğunu yazar248. Nehirler ile
çevrili olan Apameia kentindeki Marsyas ve Orgas nehirlerinin Maeandros
nehri ile birlesmektedirler249. Karia ile Lydia arasındaki sınırı da olusturan
Maeandros’un olusturduğu kıvrımlara dikkat çeker ve bu derece kıvrımlı olan
her seye “Maiandroslamak” dendiğin söyler250. Dio Chrysostom ise Apameia
nehirleri hakkında söyle demektedir: “Buradaki nehirler en genis ve en ise
yarar kaynaklara sahipler. Suradaki Marsyas, suyu sehrinizin ortasından
geçer. Orgas ve Maeandros simdiye kadar görülmüs nehirlerin en tanrısal ve
bilge olanları, bunları gören birisi onların Asia’nın en iyi nehirleri olduğunu
söyleyebilir251”
1.15. Anadolu’daki Ticaret Yolları ve Apameia Kenti
Apameia tarihin çesitli dönemlerinde üzerinde bulunduğu yollar
sayesinde ya gelip geçenlerden aldığı vergilerle ya da kendi ticari girisimleri
sayesinde Anadolu’nun zengin kentlerinden birisi haline gelmis ve bulunduğu
bölgenin izin verdiği ölçüde stratejik bir önem kazanmıstır. Apameia ve onun
gibi birçok kentin hem kurulma nedeni hem gelisiminin öncüsü olan bu yollar
ile Doğu-Batı arasında yöneticiler ya da krallıklar değisse dahi ticaret hayatı
devam etmistir.
Đlk defa özellikle Roma döneminde daha muntazam bir hale getirilen
ticaret yolları parça parça ve bazen bugün için gidisatı takip edilemez olsalar
da Roma’nın Anadolu’ya gelisinden çok daha önce kullanıldıkları asikardır.
Roma döneminden önce Anadolu’daki ticaret yolları genel olarak coğrafyanın
izin verdiği ölçüde olusturulmus kolay ve tabi bir sebekedir. Roma ise
bunlara yenilerini eklemekten çok var olan yolların bakımını ve gelisimi
248 Strabon, XII, 7, 15.
249 Marsyas, Obrima ve Orga hepsi de Maeandros ile birlesirler. Marsyas ise yeraltında gizli küçük bir
kaynaktan çıkmaktadır”, Plinius, NH, V, 29.
250 Maeandros, Orgas adında bir nehirle daha birlestikten sonra düz bir ülkeden yumusak ve ağır bir akıntıyla
geçer ve ilerde genisleyerek Phrygia içerisinden bir süre aktıktan sonra, Maeandros ovası denen yerde Karia ve
Lydia arasındaki sınırı meydana getirir. Buradaki akıntısı o kadar kıvrımlıdır ki bu derece kıvrımlı olan her seye
“Maeandroslamak” adı verilir. Karia’dan geçerek Miletos ile Priene arsından denize dökülür”. Strabon, XII, 7,
15.
251 Chrysostom, XXXV, 13.
50
sağlamıs gerektiğinde birbirleri arasında bağlantılar sağlamıstır diyebiliriz252.
Baslıca gayesi bölgelerin daha kolay raptedilmesini sağlamak olan Roma’nın
Anadolu’daki yollara bakısı birkaç istisna dısında hiç değismemistir. M.Ö.
129 yılında Prokonsul Manius Aquilius Asia’daki yolları tanzim etmistir253.
Bilindiği gibi Roma döneminde topografik olarak takibi daha kolay olan
bu yollar özellikle Ephesos limanında toplanır ve oradan da deniz yoluyla
Batı’ya sevk edilirdi. Roma döneminde tüm valiler, memurlar, tüccarların
kullandıkları yollar genel olarak Caesareia’dan Ephesos’a giderlerdi. Daha
önceki dönemlerde de var olukları bilinse de bunun yanında III. Aleksandros
döneminden daha önceye giden yolların da olduğu bilinmektedir. Bu yollardan
bazıları Apameia’yı da bir durak olarak kullanmıs ve bu suretle kentin
gelisimine de yardımcı olmuslardır254.
1.15.1. Güney ticaret yolu
M.Ö. III. Yy’a kadar uzanan ve Laodikeia, Apameia ve Antiokheia gibi
büyük sehirleri bir durak olarak kullanan bir güney ticaret yolunun varlığı
sayesinde bu kentler büyüme ve devamlılığını koruma imkanı bulmuslardır255.
Miletos’tan Phrygia’ya giden tek yol Maeandros vadisinden geçen yoldur ki
Apameia Kelainai kentine uğramak zorundadır256.
Fakat IV. Yy’da her ne kadar Apameia Kelainai önemini korusa da
doğuya bağlanan yola alternatif bir yol daha gelismistir. Alternatif rota
Apameia’ya çok da uzak olmayan Synnada ve Dokimeion’dan geçmektedir.
Bunu da Dokimeion’a yerlesip Dokimos ismini alan ve M.Ö. 302 yılında
Synnada’yı Lysimakhos’a teslim eden Makedon bir koloninin varlığından
anlıyoruz. Çünkü böyle koloniler askeri garnizon ve Yunan kültürünün nüfuz
merkezleri olarak önemli yollar üzerine kurulmaktaydı. Synnada ve
Dokimeion’un da önem kazanmasıyla Apameia-Synnada-Dokimeion-Pessinus
252 Ramsay, a.g.e., 1960, s., 44.
253 Ramsay, a.g.e., 1960, 44.
254 Ramsay, a.g.e., 1960, 44.
255 Ramsay, a.g.e., 1960, s., 36.
256 Ramsay, a.g.e., 1960, s., 38.
51
yolunun M.Ö. 300’lerdeki önemi de daha açık görülür. Daha sonraları batının
doğuya güneyden bağlanmasında bir kilit noktası gibi görülen Apameai
Kelainai yoluna bir alternatif olarak özellikle Synnada’nın kurulmasından
sonra Lysias-Philomelion-Tyriaion yolu’da 300’lerde önem kazanmaya
baslamıstır257.
Seleukhos hanedanlığının yerini Anadolu’da Pergamon krallığının
almasından sonra ise doğal olarak Anadolu’dan Pergamon’a giden yollar önem
kazanmıslardır. Doğudan Pergamon’a gelen yol Apameia, Laodiceia,
Philadelpheia ve Thyatira’dan geçmekteydi. Attalit ve Seleukhos
hanedanlarının savasları esnasında bu yol oldukça önem kazanmıstı258.
1.15.2. Ephesos’tan Đkonium’a uzanan ticaret yolu üzerinde
Apameia
Đlk olarak Herodotos’un da “Kral Yolu” olarak adlandırdığı ve yolun bir
kısmının da Apameia yakınlarından geçtiğini görüyoruz259. TĐB’de C1 rotası
olarak Ephesos’tan Đkonion’a kadar belirtilen bu yolun üzerinde bulunan
Apameia’ya harita üzerindeki ilk bakısta dahi batıya uzanan yollar üzerinde
bulunan ve birçok yolun birlestiği birkaç kentten birisi olduğu hemen göze
çarpar. Bu yol Strabon’da Batı-Doğu doğrultusunda önemli bir ticaret rotası
olarak belirtilmistir. Bu yol bağlantısı Küçük Asya’da uzun zaman boyunca
ticaret bölgeleri için önemli bir rol oynuyor olmalıydı260.
Ephesos’ta baslayan Batı-Doğu rotası ilk olarak Maeandros Vadisi’nden
geçerek Doğu’ya uzanmaktaydı. Bu rota üzerindeki ilk durak Phrygia’daki
Lykos’taki Laodikeia’dır. Daha sonra Hierapolis’in artalanında bazı rotalar
birlesmektedir. Lykos’taki Laodikeia üzerinde birlesen bu yollardan birisi
Güney-Doğu’ya Attaleia’ya diğeri Kuzey-Doğu’ya doğru Philadelpheia’ya
257 Ramsay, , a.g.e., 1960, s., 36.
258 Ramsay, , a.g.e., 1960, s., 45.
259 Ramsay, , a.g.e.,1960, s., 45.
260 TĐB, VII, s.,149.
52
doğru giderken, Kuzey-Doğu’ya doğru giden yol ise Đlkçağ için en önemli
kavsak noktalarından birisi olan Apameia’ya ulasmaktaydı261.
Bizans döneminde ise Ephesos’tan baslayıp Đkonium’a kadar giden bu
yolun bir varyantı oldukça önem kazanmıstır. Apameia’dan Çay’a doğru olan
ve muhtemelen parça parça da olsa antik dönemden beri var olan bu yolun
parçaları Apameia’nın doğusunda kısım kısım hala fark edilebilmektedir.
Pınarbası Gölü çevresinden Pupa Boğaz’a doğru olan bu bağlantı Apollonia,
Sozopolis ticareti sağlayan yol idi262.
1.15.3. Apameia – Attaleia Yolu
Ephesos oradan Laodikeia’ya uzanan ve önemli bir kavsak noktası
olarak Apameia’ya ulasan yolun kollarından birisi Kuzey-Güney
doğrultusunda Saparta (Saporda) üzerinden Apameia’nın Attaleia’ya
bağlanmasını sağlar. Ayrıca Saparta üzerinden Doğu’ya doğru Akroterion
(Eğridir)’a oradan da yine Antiokheia (Yalvaç)’a ulasılır ki bu sekilde
Apameia’dan Antiokheia’ya iki farklı yol üzerinden ulasılabilir263.
1.15.4. Apameia – Akmoneia Yolu
Apameia’dan Akmoneia’ya giden yol üzerinde bulunan en önemli durak
Eumeneia’dır264. Bu Roma yolu asağı yukarı bugün da hali hazırda bulunan
yolu takip eder. Yol Apameia’nın Kuzeybatısı’ndan ayrılır ve Maeandros
Nehri ve Akdağ arasından devam eden dar bir yoldan ilerler. Akdağ’ın
tepesinde Bizans dönemine ait olan bir kale (Choma) bulunmaktadır. Bu isim
bugün bile Homa olarak kullanılmaktadır. Eumenia’nın 6 km. doğusunda
bulunan bir miltasından Apameia’ya olan uzaklığın 28 mil. olduğu
anlasılmaktadır265.
261 TĐB, VII, s.,150.
262 TĐB, VII, s., 150.
263 TĐB, VII, s., 155.
264 William Martin Leake, A Tour in Asia Minor, (John Murray, Albemarle-Street, London, 1824), s., 25; TĐB,
VII, s., 157.
265 TĐB, VII, s., 157.
53
Tabula Peutingeriana’da da Apameia ismi bir yol bağlantısı ile geçmektedir.
(H.13) Fakat orada Apameia – Vicus’taki Pella (Peltai) ve Eumenia olarak
verilen yoldaki Vicus ve Peltai tam olarak lokalize edilememektedir266; fakat
diğer taraftan bu iki yerin olası yerleri hakkında en azından 28 millik bir
mesafe belirtildiği için bulundukları yerin Akdağ ve Maeandros Vadisi
çevresinde olmaları akla yakın gelmektedir267. Ayrıca bugünkü Isıklı Göl’ün
etrafını dolasarak Maeandros vadisinin güneyinden geçen bir rota ile ölçülen
yolun uzunluğunun bulunan mil tasına da uygun düsmesi yola dair yapılan
tahminleri daha güçlü bir hale getirmektedir. Yerleri tam olarak bilinmese de
Peltai Karayahsiler ve Melhos arasında Eumenia’nın güneybatısına
yerlestirilir268.
Eumenia’dan ise Eukarpeia’ya (Emirhisar) bağlanan ara bir yol
bulunmaktadır. Bu yol Küfe Boğazından Phrigya Pentapolis’ine giden yola
açılır ve Eukarpeia’ya çıkar. Eukarpeia ise Apameia’dan Nakoleia’ya giden
yol üzerinde bulunmaktadır269.
3.15.5. Doğu Roma döneminde Apameia ticaret yolları
Yol sistemindeki değisiklik 292 yılında baslar. Diocletian,
Nicomedia’yı doğunun merkezi yapar. Bu sehre bağlı olan yollar da doğal
olarak önem kazanmaya baslar. 330’da Constantinople sehri kurulunca bu
yolların önemi iyice artar çünkü Nicomedia’ya giden yollar Đstanbul’a da
gitmektedir. Artık Roma sehri önemini yitirmeye dolayısıyla ona bağlı yollar
da önemini kaybetmeye baslarken tam tersi bir durum Đstanbul ve ona
bağlanan yollar için geçerliydi270.
Ne yazık ki günümüze Bizans yollarını tam olarak anlatan hiçbir kaynak
kalmamıstır. Çesitli parçalar bir araya getirilerekl bu dönemki yol sebekesi
ortaya çıkarılmaya çalısılmaktadır. Bu dönemde Apameia’nın Grek-Roma yol
266 Ksnophon, Kelainai ve Peltai arasındaki uzaklığı 10 parasang olarak verir. 1. Parasang 5.32 ile 5.76 km
arasında değisen bir uzunluk birimidir.
267 TĐB, VII, s., 157.
268 TĐB, VII, s., 157.
269 TĐB, VII, s., 157.
270 Ramsay, a.g.e., 1960, s., 77.
54
sebekesi üstünde ve yükselen Hıristiyanlık merkezlerinden birisi
konumundaydı. Fakat Bizans döneminde üstünde bulunduğu ticaret yolunun
önemini kaybetmesiyle Apameia’nın da önemini kaybettiğini görüyoruz. Bu
durum neticesinde Apameia üçüncü hatta dördüncü dereceden bir kent haline
kadar gerilemistir271.
1.16. Sehirle Đlgili Efsaneler:
1.16.1. Marsyas Efsanesi:
Efsaneye göre Marsyas, bazı versiyonlarına göreyse babası Hyagnis,
“aulos”u kesfeden ve bunu tarihte ilk kez çalandır272. Kibele kültünün yaygın
olduğu bir bölge olan Kelainai’de yasamaktadır. Ritim ve müzik esliğinde
yapılan Ana Tanrıça Kibele ayinlerinde, aulos büyük önem tasımaktaydı. Grek
anakarasına ve kültürüne de buradan geçmis gibi görünen aulos Dionisos
ayinlerinde özel bir önem tasımaktadır273.
Efsanenin daha çok bilinen baska bir versiyonunda ise Athena aulos’u
kesfeden tanrıçadır. Fakat aleti çalarken suda kendi yansımasını görür. Bu
görüntüyü çok çirkin bulduğu için aleti fırlatıp atar ve bir daha eline
almayacağına yemin eder274.
Athena’nın attığı bu müzik aletini bir satir olan Hyagnis’in oğlu
Marsyas bulur275 (L. I). Marsyas normal bir satyr değil aksine Phyrgler için o
bir tanrıdır. Đnançlarına göre Marsyas bir zamanlar Kelainai sehrinde akan
nehrin kendisiydi. Tanrıların Annesi için kutsal melodiyi kesfeden de
Marsyas’tır. Galat isgalinden de onun bulduğu kutsal melodi sayesinde
kurtulmusladır. Marsyas’ın flütünden çıkan melodiler ile olusturduğu sel
sayesinde Galatları bölgeden uzaklastırmayı basarmıstır276.
271 Ramsay, a.g.e., 1960, s., 78.
272 Landels, a.g.e., 1988, s., 77.
273 Landels, a.g.e., 1998, s., 153; Drew-Bear, 1986, 99.
274 Landels, a.g.e., 1998, s., 155; Alexander H. Krappe, “Apollwn Onos”, CPh, S. 42, 1947, s., 226.
275 Bürckhardt, “Marsyas”, RE, XIV/2, 1995, s., 1986.
276 Pausanias, X, 30,9.
55
Marsyas’ın Athena’nın attığı müzik aletini nasıl bulduğu ve nasıl
çalmayı öğrendiği tam olarak belli olmasa da Athena hikayenin ikinci
kısmında görünmez. Marsyas, müzik konusunda, khtara çalıp sarkı söyleyen
tanrı Apollon’dan daha iyi olduğunu söyleyerek ona meydan okur. Apollon bu
meydan okumayı kabul eder. Kazananın kaybedene istediğini yaptırabileceği,
yarısmada, Musalar kazananı belirleyeceklerdir. (L. II) Bu yüzden onlarda
Apollon gibi yarısma için bir süreliğine Kelainai’ye gelirler. Marsyas nehri
kıyısında yapılan277 yarısma sonunda Musalar Apollon ve Marsyas’ın
muhtesem performansları sonunda hangisinin yarısmanın galibi olacağı
konusunda bir karara varamazlar. Bunun üzerine Apollon, Marsyas’tan kendi
yaptıklarını yapamayacağını ve bu yüzden kendisinin galip gelmesi
gerektiğini söyler. Kithsarasını çalarken bir yandan da sarkı söylemektedir.
Aynı seyi Marsyas’tan da yapmasını ister. Marsyas için ise bu imkansız bir
seydir. Böylece Musalar Apollon’u yarısmanın galibi olarak açıklarlar.
Apollon’da Marsyas’ın derisini yüzdürür,(L. III) yakınlarda bulunan ve ismi
Maeandros’un bir kolu olan ırmağa attırır. Bu ırmak daha sonra Marsyas
ismiyle anılmaya baslanır. Yüzülen derisini de Marsyas ırmağının yakınındaki
mağaraya gerdirir278. Efsanenin bir baska yorumuna göreyse Marsyas nehri
onun Olympus denen müritlerinin gözyaslarından olusur. Onun kanından ise
Satyrler meydana gelir279.
Antik Çağ’ı oldukça etkilemis olan bu efsane dönemin sanatçıları
tarafından birçok kez islenmis birçok heykele ve vazo resmine de konu
olmustur. Apollon ve Marsyas arasındaki bu yarısma M.Ö. V. yy basından
beri Atina’da bilinmektedir. Fakat V. yy sanatçıları bu hikayenin daha
sonradan tercih edilen kısmı olan cezalandırma sahnesini değil de daha çok
Marsyas’ın aulosu bulusu ile ilgili olan kısmıyla ilgilenmislerdir. Dönemin en
ünlü sanatçılarından Myron, Marsyas’ın fülüt ile karsılastığı anı tasvir ettiği
bir heykeli günümüze kalan yazılı kaynaklardan vazo resimlerinden ve çesitli
kopyalarından bilinmektedir. Heykelde Marsyas’ın flut ile karsılastığı anki
heyecanı, saskınlığı ve kararsızlığı resmedilmistir. Bir ayağı öne doğru tam
277 Strabon, XII, 7.
278 Ksenophon, Anb., I, 2, 8; Landels, a.g.e., s.,157.
279 Ovidius, Matamorphoses, Çev: Brookes More, (Cornhill Publishin Co. Boston, 1922), VI, 382
56
adımını atma anında diğer yandan bir eli havada aulosa bakar haldedir. Yüzü
ise o an yasadığı saskınlığı yansıtır280. Konunun ikinci kısmı ise Praksiteles
tarafından Mantiea’da yapılan Apollo heykelinin kaidesinde yer almıstır. Bu
heykel grubunda Marsyas bir ağaca asılı durumda bıçağını bileyen Đskitli
tarafından birazdan canlı canlı dersinin yüzülmesini beklemektedir281.
1.16.2. Lityerses Efsanesi
Hikayeye göre Lityerses Midas’ın gayr imesru çocuğudur ve kendisi
Kelainai kentinde yasamaktadır. Herhangi bir yabancı tarlaların içinden ya da
yanından geçmeğe kalktığında Lityerses bu yabancıya fazlasıyla yiyecek ve
içecek veriyor ve ardından da Maeandros’un kıyısında bulunan ekin
tarlalarına götürüp orada onları kendisi ile beraber ekin biçmeye zorluyordu.
Sonunda da yabancı destelenen ekin basakları arasına sarılır ve kafası bir
orak ile kesilirdi. Daha sonra vücudu atılır, kafa ise orakla biçilmis olan
arazideki ekin sapları arasına kalırdı282.
Bir gün sehre Herakles gelir o da Lityerses ile beraber ekin biçmeyi
kabul eder. Fakat bu sefer Herakles orakla Lityerses’in basını keser ve
vücudunu nehre atar283. Hikayde Herakles’in de Lityerses’in kurbanlarına
yaptığının aynısını yaptığı söylendiği için Lityerses’in de kurbanlarının
vücutlarını nehre attığını varsayabiliriz284.
Hikayenin bir baska versiyonunda ise Midas’ın oğlu olan Lytierses
harman zamanında geleneksel olarak orakla en hızlı ekin biçme yarısmasında
herkese meydan okuyan ve her seferinde birinci gelen ardından da kaybeden
280 Anne Harriett Weis, The Hanging Marsyas: The Origin and History of a Statue, (Basılmamıs Doktora
Tezi Bryn Mawr College, 1979), s., 23.
281 R.R.R. Smith, Hellenistik Heykel, Çev: Aysin Yoltar Yıldırım, (Homer Kitabevi, Đstanbul, 2002), s., 109.
282 James George Frazer, The Golden Baugh: a study in magic and religion, (New York, 1922), Ch. 47, 2;
Mircea Eliade, Patterns in Comparative Religion, Çev: Rosemary Sheed, (Universty of Nebraska Press,
USA), 1996, s. 342-343; Latte, “Lityerses”, XIII/1, RE, s., 806.
283 Frazer, a.g.e., 1922, Ch. 47, 2;Kathryn Gutzwiller, A Guide to Hellenistic Literature, Blackwell Publishing,
2007, s. 121.
284 Frazer, a.g.e., 1922, Ch. 47, 2.
57
rakiplerini kırbaçlayan bir karakter olarak karsımıza çıkmaktadır. Bir gün
kendinden daha güçlü bir rakipler karsılasır ve rakibi tarafından öldürülür285.
Efsanenin bir baska versiyonunda ise Midas’ın oğlu Lityrses insanlığa
tarımı öğreten kisi olarak görünür. Bunun sonucunda ise neden veya nasıl
olduğu bilinmese de ölür. Lityerses’in ölümü, Phrygler tarafından hasat
zamanında söylenen hasat sarkısının çıkıs noktasıdır286. Aslında bu sarkı
Midas’ın kaybettiği oğlu için yaktığı bir ağıttır287.
1.16.3. Kahraman Kelainos
Kelainos sehrin geleneksel bir kahramanıdır. Kelainos tanrı
Poseidon’un Danaos kızlarından birisi olan Kelaino’dan olan oğludur288. Bu
mitos ile Apameia bir Grek sehir olduğunu mitolojik olarak
kanıtlamaktadır.289 Paralar üzerinde görünen Κελενεuς daha çok Phrygce bir
kelimeye benzemektedir ve Kelen bu kelimenin kökü olabilir. Kelen-
Klannouda, Alia-Aloudda, Sala, Saluda, Sbia, Sibidonda, Alia, Alinda
kelimelerin olduğu gibi. Ayrıca Karia’da sıkça rastlanan Keldnassis ismi de
aynı kökten geliyor olabilir. Fakat Klan kelimesinin anlamı
bilinmemektedir290. Bu müphem yaklasımın yanında Kelainai kelimesinin pre-
Grekçe bir kelimeden türetilmis olabileceği de olasıdır. Bölgedeki yanmıs ya
da koyu renkli kayaların fazlaca bulunmasından dolayı çevreyi tanımlamak
için bu farklı yapısıyla alakalı bir sözcükten Kelainai ismi türetilmis de
olabilir. Fakat böyle olsa bile yine de Kelainai’nin anlamı konusundaki
belirsizlik devam etmektedir291.
285 Frazer, a.g.e., 1922, Ch. 47, 2.
286 Bu sarkının sözleri için bkn: Theocritus, Idylls, Çev: Anthony Verity, Oxford Universty Press, 2003, XI, 39.
287 Mark Handerson, The Mother of the Gods, Athens, and the Tyranny of Asia: A Study of Sovereignty in
Ancient Religion, (Universty of California Press, USA, 2006), s. 69;
288 Satabon , VII, 18.;W. Ruge, “Kelainai”, RE, XI/1, 1995, s., 133; Kern, “Kelainos”, RE, XI/1, 1995, s., 135.
289Bu mitosun olusturulma nedeni ise daha öncede bahsettiğimiz gibi Hadrian’ın yürüttüğü hellenlesme
politikasının bir sonucudur. Sadece Apameia’ya özgü olamayan bu tipin Anadolu’da birçok örneği
görülmektedir289. Lycia’daki Xanthos kentinde kahraman Xanthos, Temenothyrai’deki Temenos, Alabnada’da,
Alabandos, Pergamon’da PergamosBu tür kahramanlar daha sonra Hıristiyanlık zamanında çoğunlukla bölgeye
ait bir aziz ile yer değistirmislerdir. Ramsay, a.g.e., 2003, s., 435.
290 Ramsay, a.g.e., 2003,s., 435.
291 Ramsay, a.g.e., 2003,s., 435.
58
Apameia’nın bastırdığı yarı otonom sikkeleri içinde Septimius
Severus’tan Severus Alexander’a kadar dönemi kapsayan döneme ait bir
paranın ön yüzünde sakalsız bir sekilde KEΛAINOC yazısı ile beraber
Kelainos büstünü görmekteyiz292. Yine Trajanus Decius293 Otacilia Severa’ya
ait bir paranın arka yüzünde ise, çıplak, ayakta sağ eli ileri doğru ayaklarının
ucundaki bir vazoya bir phialeden libasyon yapmakta olan, diğer elinde ise
bir mızrak tutan kahraman Kalainos tasviri görürüz294.
1.16.4. Nuhun Gemisi Efsanesi
Nuh’un Gemisi’nin Phrygia’da bir bölgede özellikle de Apameia
kentine karaya oturduğu çesitli ilk çağ kaynaklarında geçmektedir. Özellikle
de Sibylle kitapları bu inanısa yol açmıstır295. Muhtemelen Roma imparatorluk
döneminde olusturulmus olan bir Sibylle kitabında Nuh’un Gemisi’nin
(κιβωτος/ sandık296) Marsyas ırmağının doğduğu yerde bir tepe üzerinde
durduğunun yazması yüzünden böyle bir inanıs olusmustur297. Aynı zamanda
κιβωτος sözcüğü ile Apameia arasındaki açık bağlantı ile de Nuh’un
Gemisi’nin Apameia’da bulunduğuna inanılmıstır. Fakat sehrin isminde geçen
κιβωτος ile alakalı bu bağlantı biraz karısık görünmektedir. Sehir bu Sibylle
kitaplarında geçen bölgeye en yakın yerlesim olduğu için mi κιβωτος sıfatını
aldı yoksa isminden dolayı mı Apameia Nuh’un Gemisi’nin durduğu yer
olarak belirlendi? Bu konuda bir kanıt ileri sürmek çok zor. Bilindiği
kadarıyla κιβωτος sıfatının geçtiği en eski belge Strabon’dur ki o da 20’lere
tarihlenir298. Fakat bölgede bulunan Yahudi toplumunun da bu efsanenin
çıkmasında ya da güçlenmesinde oldukça önemli bir payı olduğunu
söyleyebiliriz. Sehir sikkelerinde bu efsane islenmistir. Arka yüzünde, sandık
(kibwtos) içinde basları sola dönük bir erkek ve kadın. Sandığın solunda karada duran,
292 BMC, VII, 89.
293 BMC, VII, 103.
294 BMC, VII, 102.
295 Walter Ameling, Inscriptiones Judaicae Orientis, Band II, Kleinasien, (Mohr Siebeck Tübingen, 2004), s.,
380 vd.;, Miton S. Terry, The Sibylline Oracles, (New York, Eaton&Mains, USA, 1899), 13.
296 Nuh’un Gemisi anlamında da kullanılmaktadır.
297 Walter Ameling, a.g.e., 2004, s., 380.
298 Miton S. Terry, a.g.e., 1899, s., 13.
59
ayakta, khiton ve peplos giyen kadın ve erkek figürünün bulunduğu paralarda sandığın orta
kısmında NEO (Nuh) ismini görmekteyiz. (L.XXII – 94-109) .
1.17. Apameia Kentinin Resmi Yapıları
1.17.1. Stadium
Ele geçen yazıtlarda bir stadyumun varlığından söz edilse de günümüze
ulasmamıstır299.
1.17.2. Tiyatro
Kentin tiyatrosundaki çalısmalar 1986 yılında bölgedeki kaçak kazıların
artması neticesinde kurtarma kazısı izni ile baslanmıs ve 89 yılına kadar
devam etmistir300.
Tiyatro Dinar ilçesinin kuzeybatısında yer alan Üçlerce Tepesi’nin
batıya bakan yamacına doğal kaya üzerine oturtulmustur. Kaveası Dinar
Ovası’na bakmaktadır. Tepenin eteklerinde, Tiyatronun doğu ve batısında
kaya oyma mezar odaları ile tekne mezarlar vardır301.
Tiyatro, parados duvarlarının, tiyatro içinde bulunan Helenistik dönem
sikkeleri, skenede kullanılan devsirme parçalar nedeniyle en az iki evrelidir.
Đlk evresi hellenistik dönem, son evresi ise Roma döneminde yapılmıs olmalı.
Dıs köselere doğru eğimli olarak yükselen, enli-ensiz bosajlı tas sıralı
duvarlarının, Alinda, Alabanda, Priene tiyatrolarındaki tas sıraları ve
plastrlara benzediği, kaveanın üst bölümünün Pergamon tiyatrosunun orta
kavea bölümündeki gibi yelpaze biçiminde genislediği sahne yapısı bakımın
Priene ve Arykanda tiyatrolarına paralellik gösterdiği görülmektedir. Bu
benzerlikler ve tas duvar tekniğinden tiyatro Arkaik dönemde yapılmıs,
Hellenistik dönemde onarılmıs ve Roma döneminde ise yeniden onarımdan
299 Ramsay, 2003, 431.
300 Ahmet Topbas, Dinar (Apameia) Tiyatro Kurtarma Kazısı”, I. Müze Kurtarma Kazıları Semineri, 19-20
Nisan 1990 Ankara, (Ankara Üniversitesi Basımevi Ankara, 1991), s. 309.
301 Topbas, a.g.m., s. 310.
60
geçerek kullanıldığını söylenebilir. Günümüzdeki halini MO. II. yy almıs
olmalı302. (L. IV-V)
1.18. APAMEĐA KENTĐNDE DĐNSEL VE SOSYAL YAPI
1.18.1. Zeus Kelainos
Apameia’daki dinsel inançlar ve kültler konusunda çok fazla bir bilgi
bulunmamaktadır. Kelainai döneminde tapınım gören kentin adı ve yerlesim
yeri değistirildikten sonra dahi tapılmaya devam eden Ζεuc Κελενεuc ve
ιονυcoc Κελενεuc adındaki tanrıların tapınımının devam ettiğini biliyoruz.
Fakat iki farklı isimde tanrı olsa da bunlar muhtemelen tek bir Phryg tanrısını
temsil etmekteydiler. Tapınak ise büyük olasılıkla akropoliste
bulunmaktaydı303. Apameia’da bulunmus bir mermer yazıt üzerinde de tanrının
bu epiteti geçmektedir304. Kelainos epitetinin ise nereden geldiği tam olarak
belli değildir. Ya bölgede bulunan koyu renkli taslar nedeniyle “koyu renkli,
karanlık, kara” anlamına gelen “Kelaina”den ya da Poseidon’un Danos
kızlarından birisi olan Kelaino’den doğma çocuğu Kelainos’a izafeten bu
epitet tanrıyla birlikte anılmıs olabilir. Zeus Kelainos kültü Roma döneminde
basılan sehir sikkelerinde yarıca Ephesos ile olan müttefik paralarında da
görülmektedir305.
Apameia’nın bastığı M.Ö. 133’ten M.Ö. 48 tarihine kadar olan ve dört
tipe ayrılan otonom bronz paraların ikinci ve dördüncü tip paraların ön
yüzünde Zeus Kelainos olup olmadığı tam belli olmasa da zaten Zeus basları
görülmektedir306.
Bunların yanında Severus’tan Alexander Severus’a kadar olan dönem
içinde basılan bazı paralarda sehir tanrısı Zeus Kelaineus’u görmekteyiz. Ön
yüzde LENEVC yazısı ile beraber meseden bir çelenk takmıs Zeus bası
302Topbas, a.g.m., s., 314.
303 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 434.
304 MAMA, VI, 180.
305 Satabon , VII, 18.
306 Bkz. Apameia Paraları kısmı tip II
61
ve arka yüzde ise kanatları açık bası sağa dönük cepheden bir kartal ve
AΠAMEIN yazısı bulunmaktadır. Nero döneminde ise ön yüzünde çelenkli
Nero büstü ve NERWN  KAISAR arka yüzde ise HΓHCIΠΠ OC AΠAMEN
yazısının yanında oturur vaziyette uzun chiton giymis sol elinde yıldırım
tutan sağ elinde ise mızrak bulunan Zeus Kelaineus tasvir edilmistir307. Yine
Apameia’nın Ephesos ile olan müttefik paralarında da tahtta oturan Zeus
Kelaineus’u görmekteyiz. Philip Senios’a ait olan paranın ön yüzünde
AVT.K.O.IOVΛΦIΛ IΠΠOCCEB ANOCK arka yüzünde ise Π.ΠEΛAΓ ONTO
CΠANNH AΠAMEN yazısı bulunmaktadır. Zeus bu parada da arka
yüzde tahtta oturur bir sekilde tasvir edilmistir308.
Tanrıça Athena’da Apameia paraları üzerinde sıkça görülmektedir.
Özellikle de Marsyas ve fülüt ile ilgili olan efsanesine dair sahneler
resmedilmistir309. Bu durumuyla Athena hellenize olmus bir Kybele
karakterindedir310. Çünkü fülüt gibi bir müzik aleti ya da müzikli ayinler
Anadolu’daki Cybele tapınımında oldukça önemliydi311. Yani Apameia’da
Athena tapınımının yeni bir formunun gelistirildiğini söyleyebiliriz.
Antiochos sehrin yerini değistirdiği zaman tanrıçanın paralar üzerindeki
tasviride değismistir. Yeni tasvirinde basında Korint tarzı bir miğfer
görülmektedir. Bu yönüyle Pergamon tanrıçası, basında Attika tarzı bir miğfer
ile tasvir edilen Athena Nikephoros’tan da ayrılmaktadır. Belki de tanrıça
uzattığı sağ eliyle zaferi temsil etmektedir312.
307 BMC VII, 84.
308 BMC VII, 105.
309 Ramsay, a.g.e., 2003,s., 435.
310 Bölgedeki Cybele tapınımının sehrin en eski dönemlerinden beri oldukça güçlü olduğu bilinmektedir.
Ovidius’un Fasti’sinde tanrıçanın adının etimolojisinden bahsederken tam olarak belli olmasa da Kelainai
yakınlarındaki bir coğrafi bölgenin adından geldiğini yazar. Kelimenin kökenini arastıran yazarlar arasındaki
görüslerden birisi de tanrıçanın adının Kelainai yakınlarında bulunan bir dağdan geldiğine dairdir. Bu da
bölgenin Phryg döneminde önemli Cybele tapınım bölgelerinden olduğuna bir kanıttır. Böylesine önemli bir
Cybele tapınım alanı olması Grek etkisiyle gelen tanrıçaların da Cybele’nin yeni bir formu olarak
değerlendirilmesine yol açmıs olabilir. Roller, 1999, 82-83.
311 Bu ayinler özellikle Eurupides’in Baccalar isimli eserinde oldukça canlı bir sekilde tasvir edilmislerdir.
312 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 435.
62
Eski Phryg tanrıçası paralar üzerinde sıklıkla tasvir edilmistir. Bu tip
Artemis’e benzemesine karsın Ephesos’un arkaik Artemis’ine benzemektedir.
Bu iki tanrıçaya olan tapınım Roma döneminde de sürmüstür313.
1.18.2. Artemis Anaitis
Anaitis Đran’da Zerdüst öncesi dönemde beri bilinmektedir. Anaitis
kültünün orijini ise muhtemelen Doğu Đran’dır. Mithra, Ahura Mazda’nın
yanında antik Đran’ın en eski tanrıçalarından birisidir. Birbirinden farklı
birçok yönü ile ön plana çıkan tanrıça özellikle savas ve bereket
tanrıçasıdır314. Akamenidler döneminde II. Artakserkes’ten kalan yazıtlarda
Anaitis’ten bahsedilmektedir. Kendi iktidarı boyunca Bail, Susa ve
Ekbatan’da Anaitis heykelleri diktirdiği bilinmektedir. Perslerin yanında,
Sardes’te de tanrıçaya saygı gösterildiği bilinmektedir. Persler, Lidia ve
Phrygia’yı ele geçirdikleri zaman, tanrıça Anaitis de Kubaba/Kybele ile
özdestirilmis315. Anadolu’da özellikle Lydia bölgesinde bulunan Hypaipa
kentinde kendine ait önemli bir kült merkezi bulunan tanrıça burada da
Apameia’da olduğu gibi Artemis ile özlestirilmistir316. Apameia’nın otonom
bronz sikkeleri tip II’de tanrıçanın kült heykeli görülmektedir.
1.18.3. Apameia’daki Yahudi toplumu
Birçok Phrygia sehri M.Ö. I. Yy ortalarında hiç de azımsanmayacak
sayıda Yahudi nüfusu barındırmaktaydılar. Bunlardan büyük bir grubun da
Apameia’nın teritoryumunda bulunduğunu biliyoruz. Bu durum II. ve III.
Yy’a ait yazıtlardan bu durum kanıtlanmaktadır. Uzun bir süreden beri
bölgede bulunan topluluğun bulunma nedenini Seleuchos’un askeri
kolonizasyonuna bağlayabiliriz317. Antiokos III, M.Ö. 210’da yaklasık 2,000
Yahudi aileyi Mezopotamia ve Babilonia’dan alıp Phrygia ve Lydia
313 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 436.
314 Gherardo Gnoli, “Anahita”, Encyclopedia of Religion, I, (Macmillian Reference, USA, 2005), s., 305.
315 S. Winkander, “Anaeitis”, LIMC I/1, (Artemis Verlag Zürich und München, 1984), s., 754.
316 Veli Sevin, “Batı Anadolu’nu n Az Bilinen Bir Kenti Hypaipa Tarihi Üzerine Bir Arastırma”, Đ.Ü.E.F.T.D.,
S., 28/29, 1974-1975, s., 45.
317 Mitchell, a.g.e., 1993, s., 33; A. Schulten, “Die Makedonischen Militaercolonien”, Hermes, S., 32, No: 3,
1897, s., 530.
63
bölgesinde yerlestirmistir318. Seleuchos Nikator kurduğu her sehirde Grek ve
Yahudi nüfusuna da Makedonyalılar ile aynı vatandaslık haklarını
vermekteydi319.
Niktor’dan sonra Yahudi Kataikoi’nun320 ayrıcalıkları devam etmistir.
Örneğin yağ dağıtımı Yahudi olmayan kisiler tarafından yapıldığı için
Yahudiler buna karsı çıkmıs. Bunun üzerine Gymnasiarkın emriyle Yahudilere
yağın değeri kadar para ödenmesine karar verilmistir321.
M.Ö. 62’de Asya proconsulu olan Lucius Valerius Flaccus’un
Yahudiler’in topladığı paraları çaldığını Cicero’dan öğreniyoruz. Flaccus
Yahudiler’in Jerusalem’de bulunan tapınak için Apameia, Laodicea,
Adramyttium ve Pergamum’da toplanılan paraların tümüne el koymustur.
Romalı yöneticiler paranın toplanma ve tapınağa gönderilme isinde direk bir
rol almamakla birlikte bu ise gözcülük yapmaktaydılar322. Cicero’dan
öğrendiğimiz kadarıyla Pergamum, Adramyttion, Laodikeia ve Apameia’da
yasayan her Yahudi’den her yıl yarım sekel alınıp Jerusalem’deki tapınağa
gönderilmekteydi323. Toplanan paraların en büyük kısmının Apameia’dan324
gelmesi de bölgede yasayan Yahudi topluluğunun diğer bölgelere göre çok
daha fazla olduğunu bize gösterir325.
318 Richard Gottheil-Samuel Krauss,”Phrygia”, Jew .Encyclopedia,, s., 23; M.Ö. 213’de Asia Minor valisi
Achaeus kendisini kral ilan ederek III. Antiokhos’a karsı ayaklanır. Antiokhos ise 212-205 yılları arasında
bastırmayı basarır. Fakat yine de Phrygia ve Lydia’da ayaklanmaya tam olarak bir son verilememesi nedeniyle
Antiokhos bu bölgelere otoritesini korumak amacıyla Jahudi ailelerini bölgenin koruyucusu askerler olarak
yerlestirir. Abraham Schalit, “The Letter of Antiochus III to Zeuxis Regarding the Establishment of Jewish
Military Colonies in Phrygia and Lydia”, JQR, S. 50, no: 4, 1960, s., 290.
319 Flavius Josephus, The Antiquities of the Jews, Çev: William Whiston, (Public Domain) Manybooks.net,
2001, XII, 3, 1.
320 Ticaret kolonisi, Ramsay, a.g.e., 2003, s., 200.
321 Josephus, Ant. XII, 3, 1
322 Mitchell, a.g.e., 1993, s., 33.
323 Feldman, a.g.e., 1996, s., 366; Antony Marshall, “Flaccus and the Jews of Asia (Cicero “Pro Flacco” 28.67-
69)”, Phoenix, Vol. 29, No: 2, 1975, 140.
324 Apameae manifesto comprehensum ante pedes praetoris in foro expensum est auri pondo c paulo minus per
Sex. Caesium, equitem Romanum, castissimum hominem atque integerrimum, Laodiceae xx pondo paulo
amplius per hunc L. Peducaeum, iudicem nostrum, Adramytii per Cn. Domitium legatum, Pergami non multum.
Apameia’dan toplanmıs asağı yukarı 45.3 kg altın vardı. Preatorün ayaklarının dibine, Sextus Caesius
tarakfından foruma getirilmisti 9 kilo altında Laodikeia’dan Lucius Peducaeus tarafından getirildi…” Cicero,
Orat., Flac. 68.
325 Mitchell, a.g.e., 1993, s., 33; W. M. Ramsay, The Letters to the Seven Churches, (Kessinger Publisching,
2004), s., 420; Küçük Asia’ya ne kadar Yahudi’nin yerlestirildiği hala tartısmalı bir konudur. Tam sayıyı
söylemek ise çok zor fakat bir seferde Antiokhos’un 2.ooo aileyi getirdiği düsünülürse sayının hiç de az olmadığı
ortaya çıkar. Phrygia bölgesinde ortaya çıkan Yahudi yazıtlarının azlığı özellikle arastırmaların azlığından ve
64
Seleukhoslar’ın kurdukları sehirlere yerlestirilen ve vatandaslık hakları
diğer yerlesimciler ile es tutulan Yahudiler’in Pergamon egemenliği altında
da statülerinde bir kayıp olmamıs gibi görünmektedir. Roma döneminde ise 70
senesinde Roma kanunları önündeki özel pozisyonlarını kaybetmislerdir.
Fakat Vespasian ve Titus Yahudileri vatandaslık haklarından mahrum
etmemislerdir. Bu dönemde Aleksandria ve Antiokia’da vatandaslık
haklarından mahrum bırakılsalar (no:2) yazıttan yola çıkarak Apameia’da
yasayan Yahudilerin aynı muamele ile karsılasmadıklarını söyleyebiliriz326.
Apameia’da bulunan bu mezar laneti yazıtının327 içinde geçen “Yahudi
Kanunları” kelimelerinin, sehirde yasayan Yahudilerin önemli bir sosyal grup
olusturduklarının bir göstergesi olabilir. Yazıtın “Musa’nın kanunları” değil
de özellikle Yahudi Kanunları diye geçmesi -ki çünkü kutsal kanunlar
evrenseldir ve bir sehir için geçerli değildir- Yahudilerin sehir yöneticiler
tarafından ayrı bir grup olarak görüldüklerini ve Apameia’da yasayan
Yahudilerin diğer sehirlerde yasayanlara göre daha özel bir konumda
bulunduklarının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir328.
Fakat yine de Apameia’da güçlü bir birlik olusturdukları görülen
Yahudi toplumunun mezar yazıtlarındaki azlık dikkat çekicidir. Phrygia’nın
diğer bölgelerinde ise Yahudilerin kendi dillerini konusmaları ve Yahudi
isimleri büyük ihtimalle yasaklanmıstı. Bu yüzden de mezar kitabelerindeki
isimlerden Yahudileri tanımak neredeyse imkansızdır329.
Yahudi yerlesimcilerin zamanla sehirdeki diğer yerlesimciler ile karısıp kaybolmalarındandır. Ramsay, a.g.e.,
2004, s. 143vd.; M.Ö. 62’de Flaccus tarafından çalınan altınlar üzerinden yapılan bir arastırma ya göre bölgede
yasayanların 7.500 kadar olabileceği düsünülmektedir. Bu sayı sadece vergi vermekle yükümlü eriskinlerin
sayısıdır. Ve kisi basına yıllık 2 drachmi vergi üzerinden hesaplanmıstır. Proconsul Flaccus’un çaldığı miktar
54,4 kg altın = 15.ooo gümüs drachmiye karsılık gelmektedir. Ramsay, a.g.e., 2004, s., 420.
326 Kaybettikleri ayrıcalıkları inançlarından gelen bazı düzenlemelerdi. Önceden vergilerini direk Jerusaleme
gönderen Yahudiler daha sonra bunu Roma’ya ödemeye baslamıslardır. Ramsay, a.g.e., 2003, s., 669.
327 J.W. van Henten, -Pieter Williem van der Horst, Studies in Early Jewish Epigraphy, (Brill, 1994), s., 108.
328 Ramsay, a.g.e., 2004, s., 154.
329 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 669.
65
1.18.4. Apameia’daki Sosyal Yapı
Asya sehirlerinde bulunan görevlilerin nasıl bir is yaptıklarını,
statülerini bulundukları memuriyete göre değerlendirmek açıkçası bazen
yeterli olmamaktadır. Memurlar yönetim içerisindeki konumlarına göre
birbirlerinden farklı seviyelerde gruplandırılabilir.
1.18.4.1. Dekaprotoi
Dekaprotoslar da imparatorluğa vergi toplamak için olusturulmus bir
kurumdur. Topladıkları vergide eksiklik olması durumunda bundan mesul
olurlardı. Bu yüzden dekaprotos üyeleri böyle durumları kaldırabilecek kadar
zengin olan kisiler arasından seçilirlerdi330. Asya sehirlerindeki Dekaprotoi
Roma’daki ya da batıda bulunan Decemprimiler gibidir. Her iki kurumun da
islevi birbirlerine oldukça benzer. Her ikisi de Roma geleneğine uygun olarak
düzenlenmislerdir. Her ikisinde de on delege herkesi temsil etmekteydi331.
1.18.4.2. Gerousia
Gerousia, Ramsay’a göre Apameia’da 70-79 yılları arasında bir tarihte
olusturulmustur. 305 no’lu yazıttan yola çıkan çıkarak Ramsay yazıtta geçen
Sebastoi kelimesinin Vaspasian ve Titus’u refere ettiğini bu nedenle
Apameia’da Gerousia’nın kurulusunun onların dönemine bağlar332.
Bu da batı Phrygia’nın büyük sehirlerindeki Greko-Roman kültürün
yayılımının yeni bir seklidir. Bir Romalı’nın gözünden bakıldığında
açıklaması oldukça zor ve bir o kadar da sasırtıcı gelmesi muhtemel bu
yapılanmaya göre Roma: 70-190 yılları arasında doğudaki sehirlerde politik
gücü icra edecek yeni bir birliğin olusmasına izin vermistir. Böylesi bir karar
Roma’nın yönetim anlayısına aykırı bir durumdu. Böylece Roma kendi gücünü
330 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 437.
331 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 437; Brandis, “Decaprwtoi”, RE, IV/2, s., 2417vd.
332 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 468; Fakat Titus babası tarafından Augustus ilan edilmemistir. Eğer yazıtta yönetimi
paylasan kisiler kastedilmis ise o zaman yazıt Marcus Aurelius, Lucius Verus ya da Marcus Aurelius ve
Commodus dönemine tarihlenmelidir. James H. Oliver, “The Sacred Gerusia”,Hesperia Supplements, Vol.6,
1941. 1-204, s., 164.
66
azaltmıs ve herhangi bir toplumsal sınıfa ya da ırka özgü olmayan bir kurum
olan Gerousia’ların kurulmasına izin vermistir333.
Gerousia üyesi olmak büyük bir onurdu. Kaç kisiden olustuğu
konusunda bir bilgimizin olmadığı Gerousia’ya üye olmak için muhtemelen
belli sartlara sahip olmak gerekmekteydi. Apameia’daki Gerousia seçimleri
konusunda bir bilgimiz olmasa da Sidyma’da üyeleri belirleme yetkisinin
Senato ve Demos’ta olduğunu biliyoruz. Gerousia’ya üye olanlar bazı
ayrıcalıklar da kazanmaktaydılar. Sehrin belli bazı gelirleri bu üyelere
ayrılmaktaydı334.
Apameia’da bulunan bir yazıta göre, archonun ve avukatın aynı
zamanda Gerousia üyeleri oldukları anlasılmaktadır335. Đslevi tam olarak
açıklanamasa Gerousia özellikle dinsel konularla alakalı bir kurumdur. Bu
kurum bazen sehir yönetimi ile ilgili islerde de görev alır. Diğer bir görüse
göre ise kamusal, resmi bir görevi olmayan, sosyal bir organizasyondur336.
Bu kuruma giris yası ise oldukça düsüktü. Gerousia bugün için
beklenileceği üzere Senato gibi yaslı üyelerden değil atletik yapısını ve
enerjisini hala kaybetmemis gençlerden olusuyordu ve bu grup sık sık
gymnasiumda toplanıyordu. Genç insanlar genel olarak iki gruba
ayrılmaktaydılar. Neoi ve Gerontes olarak. Neoi grubunu geçen bir genç ise
Gerousia’ya girmek için yas sınırını doldurmus oluyordu337.
Apameia’da bilinen Greousia üyeleri:
(Tib)erios Ailios Sa[to]urneinos Marei[nia]nos (no:13)
Markos Forbianos  (no: 13)
Loukios Atilios Loukiou nios Palatina Proklos (no:14)
333 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 439.
334 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 439.
335 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 439.
336 El-Abbadi, “The Gerousia in Roman Egypt”, JEA, S. 50, 1964, s.,164.
337 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 440.
67
1.18.4.3. Epheboi, Neoi
Her ikisi de sehirde yasayan çocukların ergenlik yasına gelene kadar
eğitimlerini sürdürdükleri kurumlardır. Giris sartları tam olarak bilinmese de
önce Neoi daha sonra da Epheboi’de eğitim alınırdı338. Neoi’ye girmek için
zenginlik ilk aranan sart değildi. Buna karsın Epheboi’ye girebilmek için
Neoi’de aranmayan birçok sart aranmaktaydı. Öncelikle toplumsal sınıf, refah
düzeyi ve vücut yapısı açısında gerekli sartların yerine getirilmesi
gerekmekteydi. Epheboi’deki eğitim dönemi 12-18 ya da 20 yas arası olduğu
düsünülmektedir. Gençler burada öncelikle bedensel eğitimden geçmekte,
askeri eğitim görmekteydiler. Bunun yanında bazı dinsel törenlerin
uygulamaları hakkında kültürel konular hakkında da eğitim almaktaydılar339.
Grek sehirlerinin en ilginç kurumlarından birini olusturan eğitim sistemi de
Roma imparatorluk döneminde sehirlerin bağımsızlıklarını yitirmeleri, gelirin
tamamının sehir içinde kalmaması gibi nedenlerle değisen ekonomik sisteme
bağlı olarak önemlerini yitirmistir340.
1.18.4.4. Loncalar
Ele geçen yazıtlarda belli gruplardan bahsedilmese de Ayakkabı
Yapıcılar diye bir caddenin varlığı belli is kollarına mensup insanların belirli
bölgelerde bir arada bulunduğunu bize gösterir. Bir loncanın basında bulunan
görevliye Emporiarches üyelerine ise συµβιωται denmekteydi. Belirli isleri
yapanların anlasıldığı kadarıyla sehrin belli bölgelerinde bir arada
bulunmaları Apameia’da bir kural değildi341.
1.19. Magistratlar ve Resmi Memurlar
1.19.1. Strategoi
338 H.J. Gehrke, “Ephebeia” DNP III, 1996, s., 1071.
339 Gehrke, a.g.m., s., 1072; Thalheim, “Efhbia”, RE, V/2, 2738; O.W. Reinmuth, “The Genesis of the
Athenian Ephebia”, TAPA, S.83, 1952, s., 46.
340 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 440.
341 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 441.
68
5 numaralı yazıta baktığımızda öyle görünüyor ki Apameia’daki en
yüksek magistratlar bes kisiden olusmaktaydılar. Yazıttan ise ne yazık ki
magistirat üyeleri arasında olup olmadığı konusunda bir bilgi
verilmemektedir342.
1.19.2. Grammateus
Athena sehir devletindeki kayıtlara göre, Grammateus Ekklesia’da
alınan kararların kayıtlarından sorumlu Boule’nin sekreterliğini
yapmaktadır343. Tas üzerine yazılmıs olan birçok kararnamede ismi
geçmektedir. Fakat yine de göreve gelisi ve memuriyetin tarihsel gelisimi
hakkında kesin bilgiler bulunmamaktadır344. Hellenistik dönemde Apameia ve
diğer sehirlerde ise magistratların sekreteri olarak görev yapan kisiye verilen
addır345.
1.19.3. Seitones
Antik dönemde sehrin gereksinimi olan besinleri sehirde her zaman
yeterli oranda tutmak ya da bunların sehre getirilmesini sağlamak her zaman
için zor bir is olmustur. Seitones ise Asya sehirlerinden kalan yazıtlarda sık
sık adı geçen görevlilerden birisi olmustur. Eumeneia’da böyle bir görevlinin
her zaman olmasa da mahsulün dağıtımının iyi bir sekilde yapılması gereken
durumlarda göreve geldiğini biliyoruz346. Apameia’nın Dombay Ovası gibi
oldukça verimli bir bölgeyse sahip olması dolayısıyla bu görevlinin burada da
gerek duyulduğu zamanlar göreve geldiğini söyleyebiliriz. Bazı yerlerde
geçen Eutheniarch ismi ise Seitones’e esit gibi görünmektedir çünkü
anlasıldığı kadarıyla Eutheniarch da mahsul (ευφηνια) gereksiniminin
342 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 441.
343 Peter Rhodes Durham, “Grammateis”, DNP IV, 1996, s., 1997; Schulteβ, “Grammateis”, RE, VII/2, s.,
1708.
344 James P. Sickinger, Public Records and Archives in Classical Athens, (University of North Carolina Press,
USA, 1999), s., 91.
345 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 441.
346 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 378;
[M. Klaudion ?] Bereneikainon uion M. Klaudiou Neikhratou Kerealiou Asiarcou, andra agoqon,
Puqioneikhn, crusojorhsanta th patridi, grammateusanta, agoranomhsanta, eir[h]narchsanta, b
ou[la]rchsanta kai en seitwniais pollais kai eterais uphresiais crhsimon th patridi genomenon.
69
karsılanmasından sorumlu bir memur idi Sitodotes ve Sitometres olarak
memurlar da ürünlerin halka dağıtımıyla ilgili görevlilerdir347.
1.19.4. Gymnasiarkhos
Gymnasiarkhia Greko-Asiatik sehirlerde eğitim sisteminin kontrolünden
sorumlu memur idi. Eğitim sisteminin sadece bedensel yönü ile ilgili gibi
görünmesine rağmen Antik Grek eğitim sisteminde bedensel ve zihinsel
eğitimin bir arada yürütülmesi nedeniyle Gymnasiarch’ın da eğitimin her
yönünü kontrol eden görevli olduğunu söyleyebiliriz. Gençlerin okula kabulü,
atletizm yarısmalarının düzenlenmesi ve zeytinyağının sehre dağıtımı
gymnasiarchın görevi idi.348.
Çok nadir olsa da bu göreve kadınların geldiği de anlasılmaktadır349.
Gymnasiarchate, M.Ö. II. Yy’da sadece Grek anakarasında değil Küçük Asya
sehirlerinde de görülmeye baslamıstır350. En önemli görevi: zeytinyağı
dağıtımını organize etmekti. Zeytinyağının antik Grek yasantısındaki önemi351
dikkate alındığında bu görevinde ne kadar önemli olduğu anlasılır.
Apameia’da sehrin Gymnasiarch’a atletizimde kullanılan yağın alımı için
yazıt 8’de 15,000 denari ödediğini biliyoruz. Fakat bu miktar gerekenin
atındaydı. 8 numaralı yazıtta Ti. Claudius Mithridatianus yıllık memuriyetinin
ikinci yarısında bu is için 19,000 denari ödediğini biliyoruz bu da bize
memuriyetinin ilk yarısındaki harcamanın da 15,000 dinariden fazla
olabileceğini gösteriyor352. Fakat o sene Apameia’da conventus toplandığı için
memuriyetinin ilk yarısındaki harcamasının çok daha fazla olması gerekir.
Çünkü conventusun toplandığı yerlere insanların akın ettiğini, büyük
347 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 443.
348 Ramsay, a.g.e.,2003, s., 444; Arnaoutoglou, 1998, 118. DNP, V, 1996, s., 19.
349 Kyrene’de bulunan bir yazıt üzerinden kelimenin disil formu γυµνασιαρχις kelimesi geçmektedir. J. Ohler,
“Γυµνασιαρχoς”, RE, IV/1, 1995, s., 1969.
350 Oehler, a.g.m., s., 1975.
351 Antik Greklerin zeytinyağına düskünlükleri ile ilgili Tacitus’tan bu alıntı oldukça yararlıdır. Tacitus, Annales,
XIV, 47.; “…gymnasium eo anno dedicatum a Nerone praebitumque oleum equiti ac senatui Graeca
facilitate…”, “Nero aynı yıl bir gymnasium insa etti. Burada yapılan Grek usulü gereksiz gösterilerden sonra
senatörlere ve göstericilere zeytin yağı dağıtılmaktaydı...”
352 Broughton, An Economic Survey of Ancient Rome, C. IV. Jahns Hopkins Press, Baltimor, 1938, s., 767.
70
kalabalıkların olduğunu sehre gelen yüksek seviyeli memurların ağırlanması
için sehrin bütçesinden para harcandığını Chrysostom’dan öğreniyoruz353.
Yine bir baska yazıttan Kephisodoros isimli bir kisinin de Apameia’da
gymnasiarclık yaptığını biliyoruz. II. Eumenes zamanında boule tarafından
tarafından seçilen Kephisodoros onuruna dikilen yazıtta kendisinin Eumenes
ve kardesi Attalos’u onurlandırmak için heykellerini diktirdiği de
yazmaktadır354.
1.19.5. Ephebarkh
8 numaralı yazıtta Mithridatianus’un her iki memuriyeti de aynı anda
sürdürdüğünü görmekteyiz. Bundan yola çıkarak Latin princeps inventutis’i
gibi onur nisanı benzetebileceğimiz Ephebarch’lık büyük olasılıkla
Gymnasiarch’ın altında çalısan bir memurdur diyebiliriz355.
353 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 444.
354 Cohen, a.g.e., 1995, s., 281;W.H. Buckler, “Documents from Phrygia and Cyprus”, JHS, S. 55/1, 1935, s.,
72.
355 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 444.
71
1.20. Apameia Kenti Yazıtlar
1.
72
Habricht, a.g.m., JRS, 1975, s., 65.
Ephesos’da bulunan yazıtta Apameia Conventus’una bağlı bölgeler yazılıdır.
2. Aur. Roufos Ioulianou b epoi[hsa to h]rwon emautw ke [th sumbi
w m]ou Aur. Tatianh is o eteros ou teqh ei de tis epithdeusi ton n
omon oiden [t]wn Eioudewn
Tarih: M.S. II. yy
Ramsay, a.g.e., 2003, s., 538 no: 399., J.W. van Henten, Pieter Willem van
der Horst, a.g.e., s., 1994.
3. Plwteinan Se[bas]thn h b. kai o d. kaqeierwsen epimelhqentos M
arkou Attalou argurotameiou ths poleos
Bu yazıt Plotina Augusta unvanını aldıktan sonra muhtemelen 105
yılında dikilmistir. Trajan’ın kız kardesi Marciana ve kızı Mattidia’da aynı
unvana sahiplerdi.
Tarih: M.S. 105
Ramsay, a.g.e., 2003, (y. 281); M. Berard BCH, 1983 s. 313.
4. markian Sebasthn ktl.  h b. kai o d. kaqeierwsen epimelhqentos
Markou Attalou argurotameiou ths poleos
Yazıtta ilginç olan Trajan’ın kız kardesi Marciana’nın isminin geçmesidir.
Yazıtı yazan ya da yazdırtan kisinin Plotina ismi yerine Marciana ismini
yanlıslıkla yazdırmıs olması muhtemeldir.
Tarih: :M.S. 105
Ramsay, 2003, a.g.e., 457 (y.282); CIG 3958.
5. dhmon ton Apamewn kawierwsan
73
Leukios Mounatios Leukiou nid[s] Kamilia Tertio[s]
Leukios Atilios Leukiou uios Palatina Proklos
Poplios Karouilios Mark[ou] uios Kollina Pollion
Markos Ouikkios Markou uios Thrhtina Roufos
Markos Porkios Onhsimiwn
arxantes en to l kai r eti Rwmaioi prwtos ek twn idiwn anesths
an. 

Tarih: M.S. 54-55
Ramsay, a.g.e., 2003, s 459, (y.290)
Yazıtta Conventus Civium Romanorum’un curators’lari olan 5
Romalının ismi geçmektedir. Conventus ilk defa 55 yılında olusturulmustur.
Yıllık verdikleri büyük miktarlardaki vergi sayesinde Apameia’da oturan
Romalılar kendi yönetim teskilatlarını kurmuslardır. Apameialılarca hiç de
hos karsılanmayan bu yapılanma birkaç yıl sonra ortadan kalkmıstır. Bu
yazıtta her seyden önce bes Romalının Apameia’da bulunan yüksek seviyeli
memuriyetlikleri isgal ettiklerini ve ilk defa sehrin en yüksek memuriyetinin
tümünde Romalıların olduğunu görüyoruz. Yazıtta kullanılan dilin Grekçe
olmasının nedeni ise yazıtın halka adanması olabilir. Bu yazıt Phryg
sehirlerinin Romalılasma süreçlerini bize yansıtması açısında oldukça
ilginçtir356.
6. anasthsantos ton andrianta ek twn idiwn Klaudiou Miqridatou
arcierews ths Asias kaqws en tw koinw bouliw to ths asias en
Milhtw uper ths potridos upesceto
Tarih: M.S. c. 128
Ramsay, a.g.e., 2003, s. 461, (y. 292): M. Berard, BCH, 1893, s. 306.
Yazıt içeriği tam olarak anlasılamamıs olan bir “koinon” toplantısının
Miletos’ta yapılmasına dairdir. Yazıt Sossia Polla heykelinin kaidesindedir.
356 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 460.
74
Mithridates bu heykeli sehir adına yaptıracağına dair söz verdiği bilinmekte.
Ayrıca bu durum yazıtta da belirtilmistir. Bu yazıtın bulunmasından önce
Miletos’un bir koninos toplanma merkezi olduğu bilinmemekteydi357.
7.
    h boulh k[ai o dhmos kai
oi] katoikou[ntes Rwmai-
oi eteimhsa[n T]iberion
Klaudion Tiberiou Klau-
diou Peiswnos Miqri-
datianou uon Kureina
Granianon gumnaisiar
counta di agoraias ek 
twn idiwn th glukuta
-th patridi dica tou po
rou tou ek tou dhmosiou
didomenou thn anas
tasis poihsamenwn 
ek twn idiwn ton en th 
Skutikh Plateia tecnei-
twn

[H boulh kai o dhmos kai oi 
katoikountes Rwmaioi eteimesan]
Ti. Klaudion Ti. Klaudiou [Miqri-
datou uon Kureina Peiswna 
Miqridatianon ierea dia biou
Dios Kelainews efhbarcesanta
kai gumnasiarchsanta kai agora-
nomhsanta dia agoraias kai upes-
chmenon uper tou uiou Klaudiou
Granianou gumnasiarrcian di ago-
raias ek twn idiwn dica porou tou
didomenou ek tou dhmosiou dhna-
riwn muriwn pentak ceiliwn 
thn anastasin poihsamenwn 
ek twn idiwn twn en th Skutikh 
Plateia tecneitwn 
Epimelhqentwn Papiou Deida tou Aidoucou kai Turannou Muta 
kai Loukiou Mounatiou Anqou kai Trufwnos Dioga

Tarih: yazıtın tarihlemesi konusunda çesitli görüsler öne sürülmekle birlikte
Ti. Cladius ailesinden tam olarak hangisine ait olduğu bilinmemektedir.
Ti. Cladius ---?
Ti. Cladius Mithridates c. 80
357 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 461.
75
Ti. Cladius Piso Mithridatianus c. 105
Ti. Cladius Granianus c. 130.
Ramsay, a.g.e., 2003, s., 461 (y.294-295)
Yazıtta geçen sehrin koruyucu tanrısı Zeus Kelaineos Apameia paraları
üzerinde de görülmektedir. Sehirdeki ticari hayatın akısı hakkında da bilgilere
ulasılır. Örneğin metinde geçen h skutikh plateia   “ayakkabıcılar caddesi”
sehirdeki meslek gruplarının sehrin belli bölgelerinde lokalize olduklarını
bize gösterir. Ayr ıca yine yazıtta geçen Gymnasiarch harcamalarının
Conventus’un toplandığı zamanlarda gelen bazı yabancılara daha rahat bir
ortam yaratmak için harcanan paralar ile arttığını biliyoruz. Ayrıca yazıtta
geçen Mutas ismi (302) numaralı yazıtta da geçmektedir358.
8. A H b. kai o d. kai oi kat. Rwmaioi eteimhsan Tiberion Klaud[io]n
 Tiberiou Klaudiou P[eisw]nos Miqridatianou uion Kur[e]ina Gr
anianon gum-nasiarcounta di agoraias ek twn idiwn th semnotat
h patridi dica tou poruo tou ek tou dhmosiou didomenou dhnariw
n muriwn pentakisceiliwn thn anastasin poihsamenwn ek twn idi
wn twn en th Qermaia Plateia. Epimelhqentwn Markou Markouto
u Ouikkiou kai Dama Abaskantou kai Trufwnos Alexan-drou tw
n andriantwn. B. H. b. kai o d. kai oi kaikountes Rwmaioi etei-me
san Tiberion Klaudion Tiberiou Klaudiou Miqridatou uion Kurei
na Peiswna Miqridatiandu, ierea dia biou Dios Kelainews gumna
siarchsanta di agoraias kai agoranomhsanta di agoraias kai e
fhbarchsanta kai uposcomenon uper Klaudiou Granianu tou nio
u gumnasiarcian oi agoraias ek twn idiwn kai carisamenon th po
lei ton ex eqous didomenon up autes tw gumnasiarcounti poron d
hnaria muria pentakisceilia kai th men prwth examhnw en h kai
h agoraios ecqh qenta to elaion uper de twn loipwn m[h]nwn ex d
edwkota kaqws h polis hxiwsen dhnaria muria enakisceilia  wst
358 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 462.
76
e prosteqenta kai touton poron tois muriois pentakisceiliois dh
nariois swzein tokon drac-miaion eis to twn kouratorwn epizhmi
on to kata etos up autwn didomenon wste tou loipou cronou mhke
ti einai kouratoros kaqws h polis epyhfisato, di olou tou aiwn
os. thn anastasin poihsamenwn ek twn idiwn twn en th Qermaia P
lateia
Bir önceki yazıtla beraber bu yazıtta Granianus’un Gymasiarchlık
döneminde aynı zamanda dikilmistir. Yazıt tası bir binanın epistylinin
formunda sekillendirilmistir. Süphesiz bu bine sehrin stoasıdır. Bu yazıt
büyük ihtimalle stoanın ön tarafına yerlestirilmisti. Diğer tarafı ise caddeye
bakmaktaydı. Uzun olduğu tahmin edilen stoada birçok yazıt ile beraber bu
yazıtta bulunmaktaydı. Eğer Granianus’un Gymasiarchlıktan önce yaptığı
baska bir memuriyetlik olsaydı bu yazıtta muhtemelen belirtilirdi. Yazıtın
dikildiği dönemde kendisi yaklasık olarak 25 yasıdaydı. Eğer 4 numaralı
yazıttaki tarihlendirme doğruysa Gymnasiarchlık dönemi ile alakalı olarak
yazıtın tarihi 155 olmalı359.
9. [h b. kai o d. kai oi kat.] Romaioieteimhsan Proklon Mannhion P
opliu Rwmilia Rouswna agamenhs pandemou ekklhsias, andro ag
aqon kai megalof[ro]na di(a) te tas ek progonwn autou kai tas i
dias eis thn patrida sunkritous euergesias qpeyanta te thn pol
in en duscrhstois pollakis kairois kai prsbeusanta tous Seba
stous peri twn sungerontwn progmatwn kai epituconta tas para
twn arcierwn Filodosias [uper] te ths polews en panti [kai]pw d
hmofelews genome[no]n, kai sunauxhsanta tas [dhm]osious pros
odous anas[th]santwn ton andrianta twn epi ths Qermaias Plat
eias ergastwn, upo epimeleian Eumenou[s] Dionusiou kai Ioul. Do
ubassionos, kata ths polemws yhfisma.

359 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 463.
77
Ramsay, a.g.e., 2003, s., 463, (y. 299)
Tarih: muhtemelen Flaviuslar dönemi
Yazıtta geçen Manneios ismi Đtalyan yazıtlarında sık görülen bir isim
değildir. Aile muhtemelen Apameia’da ikamet etmektedir. M. Manneius ismi
Livia Augusta’nın paraları üzerinde de görülmektedir. Yazıtın stilistik
özellikler itibari ile Vespasian ya da Titus dönemine tarihlenebilir. Metinde
geçen Archiereis terimi dikkat çekicidir. Archiereis, Manneios’un kontrolü
altında bulunan parasal bir kaynağı olusturan ve yöneten bir gruba isaret
etmektedir. Archiereis büyük ihtimalle Koinon’a ait olan kaynağın kontrolünü
yapan ve Asya sehirlerinin güçlenmesi için yatırımlarda bulunan yüksek
yöneticiler grubuydu. Her zaman düzenli olarak büyük Asya eyaleti
baskentinde veyahut Asya’nın büyük sehirlerinde toplanıp toplanmadıklarına
dair bir kanıt yoktur. Bu consulden herhangi bir sekilde bir kaynak almak ise
imparatorluk kültleri dısında bir maksatta oldukça güç idi. Belki de bu yüzden
Apameia (eğer tarihleme doğruysa Flaviuslar dönemine denk gelmeli) bir
imparator tapınağı yapmak istemistir360.
10.O d. kai. oi kat. Rwmaioi eteimhsan Mutan Diokleous ierea Rwmh
s kai grammatea dhmou gumnasiarchsanta kalws kai filodoxws
Ramsay, a.g.e., 2003, s., 467. (y.302)
Tarih: kesin bir tarih belirtilmemis
Bir Roma rahipliği imparatorluğun erken dönemlerinden sonra Roma’da
oldukça nadir görülür. Fakat eyaletlerde imparator kültü alısılmıs bir
durumdur. Metinde geçen Diokles oğlu Mutas’ın ise kimliği hakkında bir
bilgimiz yoktur361.
11.[kata ta dogm]a[t]a ths bou[lhs] o lamprotatos dhmos et[eim]hs
an tous eugenestatous [kai] axiologwtatous uious [Pr?]okliano
u Trufwnos [arci]erws ka[i] Ail[i]an[hs] Rh[g]ein[es A]sias arc
360 Ramsay, a.g.e.,2003, s.,465.
361 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 467.
78
ierwn, eggono[u]s ths ar[xier]eihs(?) M. Aur. Antwnion Trufwnos
 [Rhg]einon kai M. A[u]r. Antwnion T[rufwvian]on Apollinarion.
M. Berard BCH, 1893 s. 319; Ramsay, a.g.e., 2003, s., 469 (y.304)
Tarih: 165.
Metinde adı geçen Proklianos Tryhpon ve esi Asya’nın yüksek rahipleri
idiler. Esi ise Proklianos’un ikinci esidir. 9. Numaralı yazıtta geçen Asiarch
Aelius Tryphon muhtemelen bu aileden gelmektedir.
12.Etous tlb. Touto to hrwon estin Auxanantos tou kai Elladiou p
ragmateutou Ail. Trufwnos Asarcou tris o epoihsen zwn eautw
te kai th gunaiki autou Apamh kai mhtri auths ammi[a] ei de apit
hdeusei etepos nekron enqade qayai dwsei eis ton fiskon dhnari
a ceilia ke cwpis toutwn to[n qeon] kecolwmenon [exei] zwmen.
Ramsay, a.g.e., 2003, s., 471. (y.312)
Tarih: M.S. 247-248.
Aelius Tryphon’un, bu metinde 247-248 yılları arasında üçüncü kez
Asiarch olduğu yazmaktadır. Gallienus’un paralarında EPI TYRF[W]NOC
ismiyle  geçen kisidir362.
13.
Oi gerontes
etimhsan Loukion Atilion
Loukiou nion Palatina Proklon
nowteron, ierea twn Sebastwn
filogeronta kai filopatrin,
pres beusanta pros tous Sebas
tous dwrea uper twn eis thn kti
362 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 468.
79
sin diaferontwn en te tais loipais
ths polewn kai ths gerousias
creiais agnws kai dikaiws ek pro
honwn poleiteuomenon sunh
goron ths gerousias
Ramsay, a.g.e., 2003, s., 468. (y. 305), Oliver, a.g.m., 1941, 163 (y. 52)
Tarih: M.S. 70-79.
L. Atilius L. F. Pal. Proclus, L. Atilius’un (bkz. Y. 11) oğludur ve
Gerousia üyesidir. Ayrıca çoğunlukla Gerousia için kaynak bulmak için
Roma’ya elçi olarak da gitmistir. Apameia’daki Gerousia 70-79 yılları
arasında kurulmustur ve Phrygia sehirlerinin hellenizasyonunda önemli bir rol
oynamıstır. L. Atillius Proclus ismi birkaç nesil Apameia’da oturmus olmaları
muhtemel bir Đtalyan ismidir. O da ailesinin diğer üyeleri gibi sehrin yüksek
memuriyetlerinden birisinde görev yapmıstır. Eldeki bilgilere göre magistrat
olarak görev yapmamıstır. Fakat babası 2 numaralı yazıtta geçen ve
magistratlık yapmıs olan L. Atilius’tur363.
14.[to se]mno[t]a[t]o[n sunedrion]n twn gero[nt]wn [Tib]erion Ailion
 Sa[to]urnein[o]n Marei[nia] ton idion [kt]isthn eggonon arciere
wn kai upatikwn sung[en]h epimelhqentos ths anastasews Mark
ou Fo[r]bianou arcantos twn gerontwn. foibianos (forbianos?)
Ti. Aelius Saturnius Marinianus isminden bir Grek olmadığı aksine
Đtalyan bir yerlesimci olduğu anlasılmaktadır. Kendisi yazıttan anlasıldığı
kadarıyla Geousia’ya bağısta bulunmus ve bu yüzden de ktistes unvanıyla
onurlandırılmıstır364.
363 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 470.
364 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 470.
80
M. Doublet, BCH, 1893, s. 301; Ramsay, a.g.e., 2003, s., 469 (y.306)
Tarih: verilmemis
15.[Gaion Antistion Ga]iou uion Ouerera [ton eautwn dikaiota?]ton
patwna [Mnhsifilos Atta]lou kai Filiskos kai [Dioklhs Diokl]
eous Mhtropolit[ai].  [C. Antis]tium C. F. Veterem [Mnesi?]philus
A[tt]ali F. Et [Philiscus et Diocl[es] Diocli F. [Met]ropolita[e]
Bu yazıt üç Metropolis’li tarafından Roma’lı bir yönetici için
Apameia’ya dikilmistir. Metinde geçen Vetus ismi Antistia sülalesinin
lakabıdır. Her ne kadar metinde Antistius ismi çok kesin olmasa da C.
Antistius Vetus ismi M.Ö. 30, 36, M.S. 23, 50, 96 ve L. Antistius Vetus ismi
55 yıllarına ait yazıtlardan bilinmektedir365.
Ramsay, a.g.e., 2003, s., 307 (y.307)
Tarih: I. Yüzyıldan sonraya tarihlenebilir.
16.Apfia Papiou mhter Hsucw enporiarch tecne kai aiante epoihse
to hrwon ek town idiwn spoudasantwn ke twn sunbiwtwn ke lb al
lwn. Hrws crhste caire.
Ramsay, a.g.e., 2003, s., 470, (y.309)
Tarih: verilmemis
Sumbiosis, bir çesit emporoi olan  sumbiwtai, üyelerine verilen
isimdir. Sumbiwtai ise ticari amaçlı kurulmus bir birlik olmakla birlikte bi r
tanrıya tapınan insanların bir araya gelerek olusturdukları ticari bir birlik
oldukları için dinsel bir yönleri de bulunmaktadır. Bu türlü dinsel yönü de
bulunan ticari örgütlenmeler en yoğun sekilde Lydia bölgesinde
bulunmaktadır366.
365 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 470.
366 Ramsay, a.g.e., 2003, s., 470.
81
17. [e]dexen th boulh epei Khfisodwros Aristwnos anhr [esti]
[k]alos kai agaqos, axia prsswn ths te twn prognwn [doxhs]
[k]ai ths eautou f[il]agaqias, proteron te poihsamenos [tas aei]
[p]repousas apo[de]ixeis ths eautou anastrofhs kai ton d[hmon]
(5) [eue]pgethsas et[u]cen twn proshkontwn tim(i)wn wn ta kata [meros] 
[en tois u]per autou grafeisin yhgismasin katakecwristai, ap ekei [nou
te]
[tou cronou] mecri tou parontos ou diageipei upertiqemos [eauton,]
[thn te pasan] uper twn kainwn spoudhn te kai filotimian pros[ferome-
[nos kai prss]wn aei ta sunferonta toi dhmwi gumnasiarcesa[s te ek]
(10)[twn idiwn (?) lamprw]s kai timhqeis upo twn newn aneqhken agalmat[
a basile-]
[ws Eumenous kai] Attalou tou adelfou basilews, nun te, epicwrh[sant]
[kai tou dhmou arg]uriou dracmas triscilias anatiqhsin uper auto[u at
okous] 
[twn tamiai (?) twi en t]wi polemwi siton corhg(h)santi tois stratiwtai 
kai 
  en a[llais pol-]
[lais creais tou dh]mou kalas apodexeis ths eis ta pragmata eunoias [p
arasco-]
(15)[menos didwsin (?) cili]as dracmas ef wi estai kaq ekaston etos sun
od[os en twi] 
[gumnasiwi twn te efhb]wn kai twn paidwn agontwn Ermaia kai Hrakle(i,
                               [kaqhkei]
[te kai hmas apodexasq]ai thn ten Khfisodwrou spoudhn kai filod [oxin]
[tas de eis euergesian epi]noas, epainesantas auton oti gi[netai en kair
ois]
[pasin crhsimos ina oun faneron genht]a[i oti o dhmos eucaristos estin,
                               [fainhtai]
(20)[de kai h boulh caritas axias apodidousa t]ois euergetousin aut[hv
, -----]
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -INA - - - - - - - 

82
MAMA, VI, 173.
W. H. Buckler, a.g.m., JHS, Vol. 55 / 1, 1935.
Tarih: M.Ö. 188-159.
Yazıtta II. Eumenes ve kardesi Attalos’un gymnasiarch Kefisodoros
tarafından heykellerinin dikildiği yazılmaktadır. Ayrıca Apameia’nın bronz
sikkeleri III tipte geçen ARISTA KHFIS ile aynı aileden gelmeleri
muhtemeldir367.  
 Ramsay, 2003b, 468 (no:305), Oliver, 1941, 163 (no:52)
 Tarih: muhtemelen I. Yüzyıl
etous tlh. Ailios Pancarios o kai Zwtikos kateskeuasen to hr
won zwn eautw kai th gunekei autou Ailia Atalanth kai teknois.
 ei de tis epi-thdeusei eteros, estai autw pros t[on] qeon, kai de
w is to tameion dhn. F (dhnaria pentakosia)
Metinde yer alan bu pagan ismi Pancharios Roma’da bulunan bir Yahudi
yazıtında da geçmektedir. (CIG, 9904) Ailios Pancharios ise muhtemelen bir
Yahudi idi.
Tarih: M.S. 253-254.
Ramsay, a.g.e., 2003, s., 533 (y.385)
1. alexandros b epo[i]hsa to hrwon emauntw - kai th sunbiw mou T
atei - kai tw adelfw mou Teimoqew is o eteros - ou teqhsete ei d
e tis ei de tis epith-deusei, este autq pros - ton qeon
Yazıtta geçen Teimotheos ismi yaygın olarak kullanılan bir Hıristiyan
ismidir.
Ramsay, 2003b, s. 533 (y.386)
367 MAMA, VI, 1939, s., 65.
83
2. apfia egw keimai Meneklei miga twde sun andri
kai gar zwntes omou touto geras lacomen
kai lipomen duo tekna, neon de ge Artemidwron,
os carin ensebihs teuxen tumbon fqimenoisin.
caire d oi pariontes kai eucas qesq uper autou

Harflerin formuna bakılırsa bu yazıtın II. yüzyıldan daha sonraya tarihlenmesi
zordur. Tam bir tarihlendirme mümkün olmasa da II. yüzyılın baslarına
tarihlenebilir.
Tarih: Muhtemelen II. yüzyıl
Ramsay, a.g.e., 2003, s., 534 (y.387)
3. etous tmg m(hnos) q k. Aur. Artem[as ARtema] epoihsa to hrwon
emautw [kai th gunaiki] mou Tatia ke tois teknois m[ou eis o ete
ros] - ou teqhsetai ei de tis epi[tedeusei, es] - tai autw pros to
n aqana[tov qeon]
Rölyefte bulunan satıra benzer kesici alet ölen kisinin bir kasap olduğunu
bize göstermektedir. Yanında bulunan vazo ise yaygın bir Hıristiyan
sembolüdür. Birçok Hıristiyan muhtemelen paganların kendilerine has bir
sekilde kurban ederek sattıkları etleri satın almak yerine Hıristiyan bir
kasaptan et almayı tercih etmekteydiler.
Tarih: 259
Ramsay, a.g.e., 2003, s., 534 (y.388)
4. Aurhlios Auxanwn dis epohsa to hrwon emutw kai to adelfw mo
u Dw[si]tuch dwrou carin sun th gunaiki autou eis o eteros ou t
eqhsetai ei tis de eteros epithdeusei estai autw pros ton qeon.
airete moi filoqeo kai kaloi neqhroi
84
Ramsay, a.g.e., 2003, s., 535 (y.389)
5. aur. Dikeos ep[oihs] - a to hrwon emaut[w] ke th gunaiki mou au
xan[ou-sh] kai tois goneisin is o - eteros ou teqh ei de t[is] epi
kedeusi, estai autw pros ton qeon
Metinde geçen Dikeios ismi bir pagan ismidir.  
Ramsay, a.g.e., 2003, s., 535 (y. 391)
6. Aur. Zws[i]mos epu[h]sa to hrwon Aurhlia Sunklhtikh - th kai
Tatia th sunbiw mou (eis o kai autos teqh - somai) kai Aur. [F]
lauia Skumnou th penqera mou - dorou carin mhdeni de eterw exo
 ein[e] teqhnai - ei de tis epithdeusei, qhsei is to ierwtaton tame
i - on dhn. disceilia kai estai autw p[r]os thn ceira tou qeou.
Metinde geçen Aurelia Tatia bölgede hayli güçlü olan senatoryal bir
aileden geliyor olmalı. (Sunklhtikos/senatorius) aynı zamanda
Sunklhtikos evli insanlarda kisi ismi olarak da kullanılmaktadır. Aurelia
Tatia’nın annesi Aurelia Flavia ise Antonius Pius’un paralarında geçen
Demetrius’un torunu Skymnos oğlu Skymnos’un kızı olabilir. O zaman bu
yazıt için yaklasık olarak 240-250 tarihleri önerilebilir. Skymnos ailesi pagan
olsa da Aurelia Flavia ve kızı Hıristiyanlardı. Belki de bu yüzden ailesinden
farklı olarak ölümünden sonra yakılmıstır.
Ramsay, a.g.e., 2003, s., 536 (y.392)
7. Aur. Poufos Ioulionou b. epoi[hsa to h]rwon emautw ke [th sum
bio m[ou] Aur. Tatanh is o eteros ou teqh ei de tis epithdeusi to
n nomon oidev [t]wn Eioudewn.

Bu dikkat çekici yazıt ise Hıristiyan değil Yahudilere ait bir yazıttır. Yazıtta
bahsedilen Yahudi kanunlarından kasıt tüm Yahudiler için geçerli olan
85
kanunlar değillerdir. Aslında Yahudiler hakkındaki yazılı kanunlar tüm
ülkedeki Yahudiler için olsa da bu metin Apameia’da Yasayan Yahudiler ve
yönetim arasında kendilerine ait mezarlıkların daha iyi korunmasına dair özel
bir anlasmayı vurgular. Bu yazıt Apameia’da yasayan Yahudi toplumunun ne
gücünü göstermek açısından da önemlidir.
Ramsay, a.g.e., 2003, s., 538 (y.399)
86
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
APAMEĐA KENTĐ SĐKKELERĐ
1. APAMEĐA KENTĐNĐN BASTIRDIĞI KĐSTOPHOROSLAR
1.1. Kistophoros (κιστοφόρος)
Bu paralara Kistophoros denmesinin nedeni üzerinde bulunan ve
Dionysos (Bacchus) tapınımı ile alakalı olan, cista (mistik kutu)dur. Ve
Dionysos ainlerinde önemli bir yeri vardır368. Cistophorus ya da Cistophora,
Dionisos (Bacchus), ya da Ceres ve Proserpine için yapılan mistik ayinlerde,
kutsal yılanın bulunduğu kutuyu tasıyan kisiydi. Antik Yunan dünyasında üst
sınıftan bir genç kız, festival zamanlarında bu mistik kutuyu tasıması bir
gelenekti. Dionysos (Bacchus) festivallerinde bastırılan madalyonlara da bu
ad verilirdi. Zamanla Asya’ya özel bir sembol haline gelmistir369. Aslında
Kistophoriler üzerinde neden böylesi sekillerin seçildiğini açıklamak çok zor
değil. Pergamon krallığı eskiden beri Roma’nın Asya’daki müttefiki olmustur.
Galatlara karsı kazandıkları zaferden sonra ise Küçük Asya Hellenlerinin
lideri olarak kabul edilmeye baslanmıstır. Anadolu’nun da büyük kısmına
hakim olmuslardır. Attaloslar olarak soylarını dayandırdıkları tanrı ise
Dionysos idi. Dionysos Pergamon’da çok saygı gören bir tanrıydı370.
Kistophoroslar tam olarak ne zaman kullanılmaya baslandığına dair
kesin bir tarih vermek oldukça güçtür. Fakat Asya’da bu para kullanılmaya
basladığında Roma’da tarih 564 civarıydı. (M.Ö. 190) Bu dönemde
Anadolu’daki savaslarda Romalılar çok sayıda kistophoros toplamıslardır. Her
ne kadar bugün nadir paralar arasında olsalar da o dönemde Antiochus’un
368 Otto Jahn, “Die Cista Mystica”, Hermes, S. 3, 1869, s. 317; Seth William Stevenson-C. Roach Smith-
Frederic W. Madden, A Dictionary of Roman Coins: Republican and Imperial, (London, 1889), s., 205.
369 Eckhel’e göre cistophoriler tüm Asya’da kullanılmaktaydılar. Verimli arazilere sahip, ticareti gelismis ve bu
yüzden de belli bir ağırlık standardı ile olusturulmus para kullanma gereksinimi diğer sehirlere göre daha fazla
olan sehirler tarafından basılmıslardır. Bu sekilde daha kolay bir ticari faaliyet mümkün kılınmıstır. Ayrıca M.
Du. Mersan’da bu düsüncelere katılmakla birlikte Dionisos tapınımı ile ilgili simgeler tasıyan böyle bir paranın
Dionisos tapınımının ön planda olduğu bir kent ile alakalı olacağını söyler. Seth William Stevenson-C. Roach
Smith-Frederic W. Madden, a.g.e., s., 204.
370 Otto Mørkholm, Erken Hellenistik Çağ Sikkeleri: Büyük Đskender’in Tahta Çıkısından Apameia
Barısı’na kadar. (Đ.Ö. 336-188), Çev: Oğuz Tekin, (Homer Yayınları, Đstanbul, 2000), s., 187; Alexander
Mlasowsky, “Cistophoren”, DNP III, 1996, s., 1223; Ramsay, a.g.e., 2003, s., 126.
87
yönetimi altında bulunan sehirlerde büyük sayılarda basılmıs ve Anadolu’da
yaygın olarak kullanılmıs olmalılar371. Bazı bilim adamları kistophorilerin ilk
basımlarını, M.Ö. 190 yıllarının sonarındaki Suriye seferlerini anlatan
Livius’un372 bu sikkelerden de söz etmesi nedeniyle c. 200 veya biraz daha
erkene tarihlerlerken, bazı bilim adamları da üzerlerinde hiçbir kral adı
bulunmamasından hareketle onları M.Ö. 133’ten sonraya tarihlemektedirler.
Morkholm da bu sikkelerin basım tarihi olarak 175’i önermektedir. Fakat son
yıllarda Livius’un referanslarının kolaylıkla çürütülebileceği ve sikkelerin
190’lı yıllarda Pergamon’da basılmaya basladığı görüsü önerilmistir. Bu
tarih, Philetairos sikkelerinin son darplarını asan, onlardan sonra Pergamon
dısındaki çesitli tabi kentler tarafından da basılmaya baslanmıstır. Tipik
formlu bu sikkelerin basımı M.Ö. 130’a kadar sürmüstür. Ancak 133-130
arasında gasıpların sikkeleri olarak basılmıslardır. Fakat bazı kentler bu
sikkelerin basımlarını, bazen tarih koyarak (Ephesos) daha sonra da
sürdürmüslerdir. Hatta Romalılar, ara sıra ve farklı tiplerle olsa da,
kistophorosların basımını Hadrianus veya muhtemelen Severus dönemine
kadar sürdürmüslerdir. Önceleri, erken dönem kitophorosların ağırlık ve
tiplerinin aynı olmasının, adlarının ilk harflerinin sikkeler üzerinde yer
aldığı, 10 kent arasında yapılan bir dizi para antlasması gereği olduğu
düsünülmekteydi. Fakat tüm bu kentler Pergamon topraklarında yer alıyordu
ve bu yüzden artık kitophorosların tamamen Pergamon’a ait olduğu ve devlet
yetkilileri tarafından basıldığı kabul edilmektedir. Paralar arasındaki kalıp
iliskileri, bazı kentlerin (örneğin Ephesos) kendi darphaneleri olmasına
rağmen, Pergamon’un yalnızca kendi adına değil, Sardes, Phrygia’daki
Apameia ve Synnada adına da darp yaptığını göstermistir. Tralles de kendi
adına kistophoros darbı yaptığı gibi, Laodcea adına da yapmıstır. Küçük
birimdeki sikkelerin tümü ise Tralles’te basılmaktaydı373.
Bir Kistophoros’un ön yüzünde genel olarak, yarım açık halde bir
sandık, ya da kutu ve bu kutunun içinden çıkmakta olan bir yılan görülür.
371 Seth William Stevenson-C. Roach Smith-Frederic W. Madden, a.g.e., s., 205; William Smith, A Dictionary
of Greek and Roman Antiquities, (John Murray, London, 1875), s., 288.
372 Livius, XXXVII, 46: “… Antiokhos ve Aetolians’lara karsı kazandığı zaferin sehirdeki kutlamalarında zafer
alayı 230 düsman standartı, 3000 pound ağırlığında darp edilmemis gümüs, C111,3000 Attik tetrachmi, 249,000
kistophori, ve sayısız ağır ve gümüs kabartma süslemeli vazo ve bir o kadar da gümüs ev esyası …”
373 Mørkholm, a.g.e., 2000, s., 187-188.
88
Etrafı sarmasık taç ve asma yaprakları ile çevrilidir. Arka yüz ise birbirlerine
dolanmıs iki yılan arasında bir sadak görülmektedir374. Ayrıca sikke
bosluğunda darphaneyi isaret eden semboller, monogramlar veya harfler
bulunmaktadır. Örneğin Pergamon için ΠΕΡ, Ephesos için ΕΦΕ harfleri
gibi375.
Roma’nın Asya’yı yönetimi altına almasından sonra da Asya eyaleti
sehirlerinde basılmaya devam edildi. Daha geç dönemde ise basılan
kistophoroslar üzerinde Romalı magistratların isimleri de Grek magistratlarla
beraber görülürler376. Ayrıca eldeki bilgilere göre Roma eyaletlerdeki
mahkemelere yapılan ödemelerin gümüs cistophoriler ile olmasını
istemekteydi bu da Anadolu’da kistophoros kullanımını yaygınlastırmıs
olmalı377.
Pergamon dısında Êphesos, Tralles, Laodiceia, ve Apameia’da basınlan
Kistophoriler’den sadece tek bir darpta saltanat tarihleri (A- ) ile bir kralın
adının kısaltılmıs formu BA EY (Basileus Eumenes) bulunmaktadır378.
Đlk defa Asia Proconsulü T. Ampius Balbus ile M.Ö. 58 tarihinde
baslayan proconsuler kistophoriler, Kilikia proconsulü Cicero dönemine kadar
basılmaya devam edilmistir379. Asağıdaki tablo proconsul ve consullerin adını
tasıyan kistophorilerin hangi sehirlerde basıldıklarını göstermektedir.
Đ sim Tar ih Ephesos Pergamo
n
Tral les Laodiceia Apameia
T. Ampius Balbus 58-57 + - + + -
374 Schrötter, Wörtercuh Der Münzkunde, Verlag von Walter de Gruyter&Co.Berlin, (Leipzig, 1930), s., 308;
Seth William Stevenson-C. Roach Smith-Frederic W. Madden Madden, a.g.e., s., 205.
375 Mørkholm, a.g.e., 2000, s., 187.
376 Roma magistrat isimlerinin kistophoroslar üzerine eklenmelerinin tam olarak nedeni bilinmemektedir.
Roma’nın içinde bulunduğu dönemde bölgelerinde bulunan magistratların yönetimde kaldıkları süre boyunca
ellerinden geçen değerli metalin Roma yönetimi tarafından öğrenilmek istenmesi bir neden olarak gösterilebilir.
Broughton, “A Signigicant Break in the Cistophoric Coinage of Asia”, AJA, S. 41, no:2, 1937, s., 249.
377 Seth William Stevenson-C. Roach Smith-Frederic W. Madden, a.g.e., s., 205.
378 Bu örnekteki Eumenes, üvey kardesi III. Attalos’un ülkeyi Romaa’ya miras bırakan vasiyetine karsı çıkan ve
130 yılına kadar III.Eumenes adı altında mücadele eden Aristonikos’tur. Mørkholm, a.g.e., 2000, s., 187;
Andreas Mohl, “Aristonikos”, DNP I, 1996, s., 1118; John Paul Adams, “Aristonicos and the Cistophoroi”,
Historia, S.29, no:3, 1980, s., 302.
379 Cody, 1973, 49.
89
Asya Proc.
C. Fabius
Asia Proc.
57-56 + + + + +
C. Septimius
Asia Proc.
56-55 - - + - -
C Claudius Pulcher
Asia Proc.
55-53 + + + - -
L. Antonius Quaestor
Asya Proquaestoru
50-49 + + - - -
C. Fannius
Pontifex, Praetor
49-48 + - + + +
Q.Caecilius Metellus
Pius Scipio
Syria Proc.
49 - - - + -
P.Cornelius Lentulus
Spinther/Kilikia proc.
56-53 - - - + +
Ap. Claudius Pulcher
Kilikia proc.
53-51 - - - + +
M. Tullius Cicero
Kilikia proc.
51-50 - - - + +
Kistophori ağırlık sistemi ise c. 175’te Pergamon kralı II. Eumenes
197-159) tarafından uygulamaya konulduysa380 da sistem çok daha erken bir
döneme ait olma ihtimali de vardır381. Bir Kistophoros c. 12.6 gr. veya aynı
dönemin Attika ağırlığındaki tetradrahmilerin (16.8) tam üçte ikisi
ağırlığındadır. Attika ağırlığındaki eski Pergamon tetradrahmilerinden çok
daha hafiftirler fakat gerçek değerlerinin üstünde bir değere sahip
olduklarından, Pergamon tetradrahmilerinin geleneksel değerlerinde kabul
ediliyorlardı. Bu durum, define kanıtlarının da gösterdiği gibi,
kistophorosların krallığın dısında nadiren tedavül etmesinin sebebini aynı
380 Andrew Meadows, “Money, Freedom, and Emrire in the Hellenistic World”, Money and Its Uses in the
Ancient Greek World, (Oxford Universty Press,2001), s., 62.
381 Mørkholm, “Some reflections on the Production and Use of Coinage in Ancient Greece”, Historia, S. 31, No:
3, 1982, s., 300; Mørkholm, a.g.e., 2000, s., 11. Mlasowsky, a.g.m., 1996, s., 1222.
sekilde, onların tedavül etti
sebebini de açıklamaktadır.
çeyrekleri de basılmıstır. Bu sistem Karia’daki alabanda ve Lykia’daki Kibyra
gibi Pergamon krallığının sınır bölgelerinde yer alan kentlerde de
kullanılmıstır382.
Apameia’nın bastı
kistophorilerdir. Kronolojik olarak ise üç ayrı gruba ayrılı
1. M.Ö. 189-133 arasında basılan sikkelerde
Bunun yanında: çelenk, yıldırım
yunus, insan kula
bukranium, kare içinde bayku
parazonium, Dioskur kapları,
birlikte fülüt görülmektedir. Ya da sadece MH, MH veya EI,
harfleri sembol olmaksızın görülmektedir
2. M.Ö. 133’ten sonra A
görülmektedir. Bu isimler
Γυου
ιονυσιου
Mυτα
Aτταλου
Mετρο.- Κελαι.
3. Bu grubu Proconsular cistophoril
Latin harfleri ile birlikte
382 Mørkholm, a.g.e., 2000, s., 11.
383 BMC, 1964, xxxii
384 BMC, 1964, xxxii
ekilde, ettiği yerde diğer sikkelerin tedavül etmemesinin
Gerekli olduğunda bu sikkelerin yarımları ve
r. bastığı en eski paralar kistophori ve yarım
ayrılırlar.
simgesi görülmektedir.
yıldırım, arı, sfenks, fil ba
kulağı, yıldız, bereket boynuzu, caduceus üzerinde,
ranium, baykus, pruva, üç ayaklı k
Ι, Ι, Γ veya Ι, Ι
görülmektedir383.
33’AΠA, aulos ve genitiv haldeki magistrat isimleri
isimler384:
Κωκου Αρχελαου
ιοτρεφους Κελαι. (Sembol,
Yıldız)
Σκυµνου Σοκρατου
Aτταλου -Tιµω Tιµωνος
Mιθρα.-Mυωνι.
cistophoriler olusturur. M.Ö. 57
o dönemki proconsulün ismini
90
er unda ının istophori rlar.
, bası, pileus(?),
zu, , kazan ve yılan,
Ι, harfleri ile

ιοδωρου
Mυισκυ
Aπολλωνιου
Mαντι- ιοδο
57-48 arasında
91
tasımaktadırlar. Bunun yanında Grek harfleri ile bölgesel
magistratların da isimleri cistophoriler üzerinde yer almaktadırlar385.
M.Ö.
57-56
Asya Proconsulü : C. Fabius
Yerel magistrat : Aνδρονικου Ξενιον
Yerel magistrat : Aτταλο[υ] Bιανορ[ος]
M.Ö.
56-53
Kilikia Proconsulü : P. Lentulus Spinther
Yerel magistrat : Aτταλου Bιανορος
Yerel magistrat : Kαστορος Aπολλοδ
Yerel magistrat : Mυισκου
M.Ö.
53-51
Kilikia Proconsulü : Appius Claudius Pulcher
Yerel magistrat : Mυισκου
Yerel magistrat : Kωκου
Yerel magistrat : Hρα. Tιµωνος
Yerel magistrat : Θεοπρορος Aπολλωνιου
M.Ö.49-
48
Pontifex, Praetor : C. Fannius
M.Ö.
51-50
Kilikia Proconsulü : M. Tillius Cicero
Yerel magistrat : Θεοπρορος Aπολλωνιου
Yerel magistrat : Mαντιθεος Mαντιθεου
2. ve 3. Çesit paralar üzerinde aulos çalan Marsyas bulunmaktadır.
Bunun yanında Phrygia, Kilikia eyaletinin bir parçası iken Kilikia
proconlülleri olan Lentulus, Pulcher ve Cicero’nun da her zaman olmasa bile
isimleri paralar üzerinde görülmektedir.
385 BMC, 1964, xxxiii
92
1.1.1. C. Fabius
M.Ö. 58 yılında Proconsullük yapmıstır. T. Ampius Balbus’tan sonra ise M.Ö.
57-56 yılları arasında Asia Proconsullüğü yapmıstır386.
1.1.2. Publius Cornelius Lentulus (Spinther):
Dönemin oldukça popüler oyuncularından Spinther’e olan
benzerliğinden dolayı bu takma ad ile tanınmıstır. Cornelia soyundan gelen
Romalı bir patrici ailesine mensuptur. Caesar’a karsı Pompeus’u
destekleyenler arasındadır. Bu tutumu onun politik olarak gözden düsmesine
neden olmustur. M.Ö.63 yılında curule aedile görevine gelmistir. M.Ö 60
yılında ise preator olmustur. Bir yıl sonra da Hispania Citerior’da prepraetorluk
yapmıstır387. Burada ismine bastırdığı paralarda Spinther ismini de
kullanması onla aynı ismi tasıyan diğer aile üyelerinden ayrılmasını
sağlamıstır. M.Ö. 57’de Caesar’ın da desteği ile Roma’nın en yüksek
memuriyetine gelmis ve consul olmustur388. Görevinin ilk gününde de
sürgünde bulunan Cicero’yu geri çağırmıstır. Görevinin sona ermesinden
sonra senato tarafından Kilikia eyaletinin yönetimine atanmıstır (M.Ö. 56-
53)389. Doğuda bereketli bir arazisi bulunan böyle bir bölgenin yöneticisi olan
Spinther burada büyük miktarda cistophori bastırmıstır. Çünkü bölge hem
genis topraklara sahip hem de bölgede Roma’nın yüksek mahkemeleri olarak
görev yapan kurumları da içinde barındıran Phrygia bölgesine de oldukça
yakındı ve Asia Minor’ün en büyük toprak parçasında sahip eyaleti idi.
Spinther böylece Ege ile Fırat nehri arasında bulunan ticari ve askeri
faaliyetleri kontrol edebiliyordu. Bundan iki yıl öncesine kadar Kıbrıs da
Kilikia eyaletine dahil edilmisti. Caesar’ın ona karsı desteğine rağmen
Spinther, Caesar ve Pompeus arasındaki iç savasta Pompeus tarafında olmayı
seçti. M.Ö. 48 yılında Pompeus’un Pharsalus’ta kesin olarak yenilgiye
uğramasından sonra o da Rodos’a kaçar390.
386 Eck, 1996, 379; Magie, a.g.e., 1950, s., 383.
387 Ryan, a.g.m, 2000, s., 246.
388 Ryan, a.g.m., 2000,s., 246; Magie,a.g.e., 1950, s., 383.
389 Magie, a.g.e., 1950, s., 383; Broughton, a.g.m., 1936, s., 173.
390 Magie, a.g.e., 1950, s., 384.
93
1.1.3. Appius Claudius Pulcher
M.Ö. 72-70 tarihleri arasında Lucullus komutasında yapılan doğu
seferine katılmıstır. Lucullus’un emriyle Ermeni kralı Tigranes üzerine VI
Mithridates’i kendisine vermesi için sefere çıkmıstır391. VI Mithridates’in
kraldan alamamasına rağmen mevsim sartlarının el vermemesi nedeniyle
sefere çıkamamıs ve eli bos dönmüstür392. M.Ö. 57 yılında praetor olmustur.
M.Ö. 56 yılında Sicilya propraetorluğu yapmıs393, M.Ö. 53 yılında Roma’nın
Kilikia eyaletinin ilk proconsulu olmustur394. Onun döneminde bölgede
yasayan halkın durumu, yasam kosulları daha da kötüye gitmistr. Spinther’in
bölgeyi kendi gelir kapısı olarak görmesi ve tüm zenginliği Roma’daki siyasi
mücadeleleri için toplamaya çalısması Pulcher döneminde de devam etmistir.
Böylece bölgede yasayan birçok insan vergilerini ödeyemeyecek duruma
gelmistir395. Publius Clodius Pulcher’in kardesdir. M.Ö. 50 yılında senatoda
Publius Cornelius Dolabella tarafından Kilikia yönetimine ihanet etmekle,
consul seçimlerine hile karıstırmak ve rüsvet alıp vermek ile suçlanmıstır396.
Fakat Pompey, Cicero’nun bir arada onun yanında olması sayesinde bu
suçlamadan aklanmıstır. Buna karsılık o da tüm gücüyle Cicero ve Pompeus’u
her konuda desteklemistir397. Caesar ve Pompeus arasındaki mücadelede
Pompeus’tan yana olmustur. M.Ö. 48 yılında güney Euboia’da ölmüstür.
Kendisini onurlandırmak amacıyla hazırlanmıs bir yazıt da ölümünden hemen
önce veya hemen sonra Karystos halkı tarafından dikilmistir398.
391 Will, 1996, 11.
392 Magie, a.g.e., 1950, s., 338; Konrad, “Reges Armenii Patricios Realutare Non Solent?”, AJP, S. 104, no:3,
1983, s., 279.
393 Livius, XXIII, 139.
394 EB, V, 1797, 8; Wolgang Will, “Cladius Pulcher Appius”, DNP III, 1996, 11.
395 Magie, a.g.e., 1950, s., 388.
396 William Melmoth, The Letters of Marcus Tullius Cicero, (London, 1814), s., 437.
397 Middelton, The Life of Marcus Tullius Cicero, (Boston, 1818), s., 335.
398o dhm[o]s   o   [Karustiwn       ] / Ap(pion) Kludion Appiou ui [on Polcron str-] / [at]hgon anqupa
ton  R[wmaiwn   ?   euergesi-] / as eneken kai eunoias  [? ths eis eanton], Manson J, Hugh – B. Wallace
Malcom, “Appius Claudius Pulcher and the Hollows of Euboia”, Hesperia S. 41, 1972, s., 131.
94
1.1.4. C. Fannius
Caesar ve Pompeus arasındaki mücadele sırasında Pompeus’un tarafını
tutmustur. M.Ö 49-48 tarihleri arasında Asia eyaletinde Praetor olarak görev
yapmıstır399.
1.1.5. Marcus Tullius Cicero
Kendi döneminin en önemli siyasetçileri arasında bulunan Cicero, aynı
zamanda edebiyatçı, hatip ve felsefecidir. M.Ö. 106’da Arpinum’da
doğmustur. Ailesinden kimse Roma’da önemli bir memuriyetlik görevinde
bulunmamıstır. M.Ö. 75’te batı Sicilya Cuaestor400, M.Ö. 69’da curule-aedile,
M.Ö. 66’da praetor yaptı. M.Ö. 63 yılında consul seçilmistir. M.Ö. 59 yılında
Caesar’ın Keltlere karsı yürüttüğü savasta birlikte çalısma teklifini
reddederek Caesar’ın karsısında olduğunu açıkça belli etmistir401.
Kabul etmek istememesine karsın M.Ö. 51-50 yılları arasında Roma’nın
Kilikia proconsulü olmustur. Proconsullüğü sırasında bölgedeki sorunlar ile
yakından ilgilenmis ve bölgedeki Part istilasına karsı bir sefere de çıkmıstır.
Dağlık bölgelerde yasayan saldırgan halklara karsı düzenlediği 46 günlük
sefer sonunda Senato tarafından supplicatio’ya (halk adına verilen
minnettarlık belgesi) layık görülmüstür. M.Ö. 49’da Đtalya’ya geri
döndüğünde Pompeus ve Caesar arasındaki iliski bir savasa dönüsmüs, Caesar
Rubicon’u geçmistir. Bunun üzerine daha fazla Roma’da kalamayacağını
Anlayan Cicero Pompeus ve taraftarları ile birlikte cumhuriyeti kurtarmak
adına sehri terk eder. Pompeus, Caesar karsısında yenilgiye uğrayınca M.Ö.
47 yılında Caesar’ın izni ile sehre geri döner402.
M.Ö. 44 yılında Caesar’ın öldürülmesine kadar Cicero politik olarak
sessizliğe bürünür. Caesar’ın ortadan kaldırılmasından sonra ise tekrar siyaset
399 Karl Ludwig Elvers, “Fannius”, DNP IV, 1996, s., 425.
400 James M. May, “Cicero: His Life and Career”, Brill’s Companion to Cicero: Oratory and Rhetoric,
(Leiden, Boston Köln, Brill, 2002), s., 6.
401 M.May, a.g.m., s., 8vd.
402 M. May, a.g.m., s., 14.
95
sahnesine çıkmıs ve genç Octavius’u politik olarak desteklemeye Marcus
Antonius’u ise elestirmeye baslamıstır. Ancak Lepidus, Antonius ve
Octavius’un aralarında anlasmaya varmaları ve ikinci triumvirliği
kurmalarının ardından Cicero devlet düsmanı ilan edilmis ve M.Ö. 43’te idam
edilmistir403.
1.2. Apameia’nın otonom bronz sikkeleri
Apameia’nın bastırdığı otonom bronz sikkeler M.Ö. 133’ten M.Ö. 48 tarihine
kadar uzanmaktadır. Bu sikkeler dört ayrı tipe ayrılmaktadırlar. Bu tipler:
1. Athena büstü, arka yüzde ise dioskur kapları arasında Maeandros
sembolü,
2. Zeus bası, arka yüzde Artemis Anaitis kült heykeli
3. Bir sehir tanrıçası olarak taretli Artemis büstü, arka yüzde Marsyas
ve Maeandros sembolü
4. Çelenkli Zeus bası, arka yüzde Maeandros sembolü üzerinde
sorguçlu baslık
Bu dört tip tarihsel olarak da birbirlerinin ardı sıra gelmektedirler. Paralar
üzerinde görülen magistrat isimleri ise genitiv ya da nominativ halde aile
isimleri ile beraber yer almaktadırlar. Sıklıkla üzerlerinde ΑΠΑΜΕΙΑ yazısı
görülse de nadir olarak AΠΑ-ΜΕΙC, KOINON ΦΡΥΓΙΑC ve daha geç
dönemde ΑΠΑΜ. Ν ile de karsılasılır. Asya proconsulleri ise Nero
döneminde Marius Cordus ve M. Vettius Niger’dir. Vespasian döneminde ise
M.S. 79’da M. Plancius Varus’tur.
1.3. Bölgesel magistratlar
Bölgesel magistrat isimleri ilk basta nominativ olsalar da Nero
döneminden itibaren genitiv halde yazılırlar. Commodus’un imparatorluğu ve
Gordian’ın iktidarı zamanında magistratlar panegyriach iken ise επι,
επιµ[εληεντος], ya da παρα gibi edatlar ile yazıldıkları görülmektedir. Bazen
403M. May, a.g.m. ,s., 16vd.
96
de isimlerin Agonothetes, Hippikos, Asiarch, Grammateus, Panegyriarch,
Archiereus gibi sıfatlar ile beraber yazıldıklarını görmekteyiz.
1.4. Apameia paraları üzerinde bulunan memur isimleri404
1. AIAKOΣ 22. ΚΑΣΤΟΡΟΣ
2. AMYN(TAΣ)? 23. ΚΕΛΑΙΝΟΣ
3. APXEΛAOΣ (Kist.) 24. ΚHΦΙΣΟ ΟΤΟΣ
4. APXEΛAOΣ 25. ΚΟΝΝ
5. ATTAΛOΣ (Kist.) 26. ΚΟΚΣ
6. AΛKIMI HΣ 27. ΜΕΝΕKΛEΟYΣ
7. AKΛIOΣ 28. ΜΕΝΕKPATHΣ
8. AΠOLLO (POΣ)? 29. ΜHΝO OΡΟΣ
9. AΠOLLNIOΣ 30. ΜΑXAΝΟ
10.AΣKΛEΠIA HΣ 31. MHNOΦΑΝHΣ
11.BABA 32. MHTPO ΟΡΟΣ
12.ΓYOΣ 33. ΜYΙΣΚΟΣ
13. ΙOΓENHΣ 34. ΜYTA
14. ΙO POΣ 35. ΣΕΛΕYKOΣ
15. ΙOΝYΣΙΣ (Kist) 36. ΣKAI
16. ΙΟTPEΦOΣ (Kist) 37. ΣΚYMNEOΣ
17.ΕΓΛΟΓ 38. ΣΚΡΑΤHΣ (Kist)
18.ΕΡΜΟΓΡΑΤHΣ 39. ΣΚΡΑΤHΣ
19.ZOΠYPOΣ ? 40. ΣΟΛΝΟΣ
20.ΘAPAΣ
21.ΘΕΟ ΟΤΟΣ
404 Lang, a.g.e., s., 153.
97
1.5. Aile isimleri ile birlikte paralar üzerinde geçen isimler405
1. ΑΛEΞΑΝ ΡΟΣ APTEMI 17. MAIΦERNO. EΓΛOΓ.
2. ΑΝ ΡΟΝΙΚΟΣ ΑΛΚΙΟY 18. MANTIΘE(OΣ) IO O.
3. ΑΝ ΡΟΝΙΚΟY ΞΕΝΙΟY 19. MANTIΘEOΣ MANTIΘEY
4. ANTIΦN MENEKΛEOYΣ 20. MENEKΛEOYΣ IO .
5. APIΣTEYΣ ΦIΛOKPATOY 21. MHNO OROΣ MENE.
6. APTEMI ΡΟΣ ΑΛΕΞΑΝ 22. MHTPO OPOΣ KELAI.
7. APTEMI ΡΟΣ BABA 23. MHTPO OPOΣ IOTPE.
8. BĐANOPOΣ ATTAΛOY 24. MIΘPA. MYNI.
9. BĐANOPOΣ MANT. 25. ΣEΛEYKOYΣ HRAK
10. ΙΟ ΡΟΣ KRA. (Kist.) 26. TIMOKPATHΣ ΣOΛNOΣ
11.APAKONTOΣ
ΦAĐNĐ..OY
27. TIMNOΣ ATTAΛOY (Kist.)
12.HPAKΛEI HΣ
ATTAΛOY
28. ΦAINIΠΠOY PAKONTOΣ
13.HPAKΛEI HΣ
TIMNOΣ
29. ΦIΛOKPATOYΣ APIΣTEOY
14.HPAKΛEI HΣ EΓΛΟ
15.ΘEOΠPOΠOΣ
AΠOΛΛNIOY
16.KHΦΣO OTOΣ ΣKAY
405 Lang, a.g.e., s., 154.

Tez www.belgeler.com'dan alınmıştır. Belge ve sikke fotoğrafları orada yer almaktadır.