16 Temmuz 2010 Cuma

BİR MÜZİK ŞÖLENİNDE DİNAR

Büyük Menderes nehri, Afyon ilinin Dinar ilçesindeki bir kaynaktan doğar, kıvrıla kıvrıla gider, Ege'de denize dökülür. Dinarlılar bu kaynağa (Suçıkan) ya da (Pınarbaşı) derler. Dinar'ın hemen yanıbaşmdaki tepelerin eteğinde gürül gürül suların çağladığı bir mesire yeridir burası. Dinarlılar, ötedenberi konuklarını burada ağırlar, burada yer içer, eğlenirler. Sık sık müzik şölenleri de olur. Bu geleneksel şölenlerin bir de efsanesi vardır, anlatırlar :
Bir zamanlar Dinar'ın bulunduğu yerde (Selenea) adlı, kendi halinde yaşıyan şirin bir şehir varmış. Frikya Kralı Midas bu şehirdeki kaynağı çok beğenerek, bir süre Seleneayı başkent yapmış, kaynağın başına bir saray kurmuş. O günlerde Selenealı Marsiyas adlı, müziksever bir genç, kaynağın çevresinde dolaşırken, bir flüt bulmuş. Bu Tanrıça Athena'nın sihirli flütüymüş. Athena'ya flüt çaldığı zaman yüzünün çirkinleştiği söylenince, kızmış, flütünü bu kaynağa fırlatıp atmış. Marsiyas, bulduğu flütü dudaklarına götürmüş. Bir ses ki, dinleyenleri sarhoş etmede, nağmeleri tüm çevreye dalga dalga yayılmada... Marsiyas, artık gece gündüz flüt çalıyor, konserler veriyormuş. Şöhreti kısa sürede tüm Anadolu'ya yayılmış, herkes bu flütü dinlemek için Selenea'ya akın ediyormuş. Derken, Marsiyas'ın şöhreti, Apollonun kulağına gelmiş. O güne değin (lir) çalmakta usta olan Tanrı Apollon, kıskançlık duyguları içinde Selenea'ya gelmiş. Marsiyas'ı halkın önünde yarışmaya çağırmış. Halk, Bozdağ'ın yeşil çayırlı eteklerinde toplanmış, üç kişilik de bir jüri kurmuşlar. Jürinin başkanı da Kral Midas...
Yarışma başlamış... Önce Apollon, liriyle ilâhî havalar çalmış, sanat ve su perileri olan müz'ler, koro halinde Apollon'a eşlik etmişler. Ardından Marsiyas, almış flütünü eline başlamış üflemeye... Birinci, ikinci parçalardan sonra, tüm dinleyiciler çılgınca alkışlamışlar Marsiyas'ı.. Başta Kral Midas olmak üzere jüri üyeleri şaşkına dönmüşlerdi. Marsiyas daha güzel çalıyordu, birincilik hakkıydı ama bu işe Apollon ne derdi ? Uzun tartışmalar oldu, halk «Marsiyas! Marsiyas!» diye alkış tutuyordu. Sonunda Kral Midas, cesaretle kararını verdi. Marsiyas, birinci seçilmişti.
Karar, Apollon'a duyurulduğu zaman çılgına dönmüştü. Bir hamlede Marsiyas'm üzerine atılmış, onu öldürmüş, derisini yüzdürerek şimdiki Suçıkan kayalarına astırmıştı. Sıra Kral Midas'a gelmiş, ona şöyle seslenmişti:
— Sen benim ilâhî lir'imin seslerini dinlemekten acizsin ! O duymayan kulakların büyüsün..
Gerçekten o günden sonra Midas'ın kulakları büyümeye başlamış, bu yüzden kendisine (Eşek kulaklı Midas) denmişti. En azından iki bin beş yüz yıllık bir Anadolu efsanesi bu..
Bugün, Dinar'ın Suçıkan kaynağının üst yanındaki kayalıklara çıkanlar, su birikintilerinde yetişen kamışların ince, yanık seslerini duyar, Marsiyas'ın «sihirli flüt» efsanesini, bir kez daha dile getirirler.
Pers'lerin Anadolu'ya akınları sırasında, Kral Dara'nın, yazlık başkent olarak Dinar'ı seçtiği ve sarayını kaynağın üzerine yaptırdığı söylenir. Tarihçilere göre, 2 yıl Dinar'da oturan Dara, darphanesini de burada kurmuş, para bastırmıştır. Perslerin kullandıkları paraya (Dinar) dendiği için, şehrin adının buradan geldiği söylentiler arasındadır.
Romalılar bir ara, şehre (Apamia) adını vermişlerse de, Selçuklu Türklerinin Anadolu' yu fetihlerinden sonra, şehir Dinar adıyla tanınmış, bu adıyla tarihe geçmiştir. Selçuklular devrinde önemli bir ticaret merkezi olduğu ve para bozan sarrafların çokluğu dolayısiyle şehre (Dinar) adının verildiği de söylenmektedir.
Dinar ve çevresinin çok eski bir tarihi olduğu, bölgedeki arkeolojik kalıntılardan anlaşılmaktadır. Son yıllarda bu bölgede kazılarla çıkan arkeolojik tarihî eserler Afyon müzesine kaldırılmış ve bu müzede sergilenmiştir. Bu eserler arasında lir çalan bir Apollon heykeline de rastlanmış olması, Dinar'ın Anadolu mitolojisindeki önemini çok daha ilginç bir biçimde ortaya koymaktadır.
Dinar Osmanlılar devrinde de önemini korumuş, bölgenin bir ticaret merkezi olmuştur. Dokumacılık sanayiinde de ileri giden Dinar, (Dinarî) adı verilen bez dokumalarıyla şöhret yapmıştır.
Onyedinci yüzyıl içinde Dinar'a gelen bir seyyah, Dinar'ın pazar şehri olduğundan, halkının daha çok ticaretle uğraştığından bahsederek şöyle der : «Buranın havası ve suyu hoş, ahalisi zevk sahibi, eğlence severdir.» Gerçekten de Dinar, türküleri ve oyunları ile Türk folklorunda seçkin bir yer alır. Bugün efsane kaynağı Suçıkan mesire yerinde serinliyenler Marsiyas'ın derinden derine gelen flüt sesini duyar gibi olurlar.

Dinarlı şair Gürcan seslenir bu kez :
Maindros suyu benim ilçemden doğar
Marsiyas'ın flütünü çalarak
Güzel Athenanın armağanı
Kral Midas'ın kral yüreğini okşar.
• •
Kanlı ellerini tanrı Apollon'un
Ve lir'inin altın tellerini
Yıkar tanrılığına dönerek
Maindros suyu benim ilçemden doğar.
Efsaneler diyarı, şiir, müzik ve sanat şehri, güzel Dinar'ı tatlı anılarıyla başbaşa bırakarak başka bir şehrimizi söyleşelim.

Mehmet ÖNDER Şehirden şehre 3.Cilt.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder